Güldürmeyin! Fair-play denen tiyatronun, iğdiş edilmiş pislik konan senaryolarını gördükçe midem bulanıyor. 95 dakika oynanan bir maçta, top denen, bizi hiç sevmeyen o yaratık yalnızca 41 dakika sahada kalabiliyorsa, Beşiktaş'ın karşısındaki her rakip tekme-tokat oynuyorsa; Ne fair-play'i kardeşim... Yalnızca "play!" Adam, her Beşiktaş atağında kendini yere atacak, sanki üzerinden araba geçmiş gibi kıvranacak, hakem de bunlara çanak tutacak, bizimkiler de "aman fair-play amca kızmasın" diye topu dışarı bırakacak... Hem hakemde hem de futbolcuda biraz insiyatif olur. Numara yaptığını bile bile, neden topu bırakıyorsun. Devam et bakalım, nasıl kalkıyor yattığı yerden o dümenci... İstisnalar hariç, o topu dışarı bırakana hakkımı helal etmem... Ama hakemde hata! Ceza sahası içinde düşenlere, centilmenliğe aykırı hareketten kart gösteriyorsun da sahanın diğer taraflarına aynı şekilde neden hükmetmiyorsun? Yoksa eyyamcılık, bu tiyatronun vazgeçilmezlerinden mi? Ey MHK... FIFA yönetmeliğinde "yıldız oyuncular korunacak" deniyor mu? Deniyor... Burak, Ricardinho, Koray, Delgado, Nobre; yıldız oyuncu mu? Yıldız oyuncu... Son üç maçtır, Sırp kasabı Miloseviç gibi Beşiktaşlı topçuları kesenlere neden hiç kart gösterilmez? Neden Kirita denen sadist ruhlu herife, müsamaha gösterilir? Neden Yunus Yıldırım, bütün insiyatif hakkını G.Antep'ten yana kullanır? Ve neden, Beşiktaş atak başlattığında Antepli oyuncular kendilerini yere atarlar da, Yunus bey bunlara bir şey demez... Hem siz döndükçe pislik sıçratan bu dünyada ne fair-play'inden bahsediyorsunuz ki? Her tarafı "play" olmuş bu yerküreyi daha fazla güldürmeyin!