Kısırlık-zenginlik Ümit Karan, Necati Ateş, Carrusca, Arda, İliç... Bunlara sağ bek olmasına rağmen Sabri'yi de ekleyin. Kağıt üzerinde göz kamaştırıcı bir ofansif zenginlik. Dakika 45... Sıfır gol pozisyonu, sıfır aksiyon. Galatasaray'ın Gerets inadı sonunda geldiği noktayı tek bir kelimeyle izah edebiliriz: Kısırlık. Gerets futbola, futbolun doğasına, sistemine ihanet ediyor. Dün yazmıştım tekrar etmekten usanmayacağım, çift forvetli oyun tipi Galatasaray'ın bugünkü oyuncu yapısı ile asla uygulamayacağı bir takım tertibi. Hasan Şaş'ın formsuzluğunu bahane ederek futbolun zavallılığını oyuncuların yetersizliğine bağlamaya çalışması da Türkiye için gelecek planları yapmadığını gösteriyor. Bu kadar kısır, kör dövüşü bir futbol oynamaya ve bize seyrettirmeye Avrupa Fatihi unvanı taşıyan bir takımın hakkı yok. Erciyes'ten daha fazlasını bekleyemeyiz, yeri ve gücü belli. Yapması gereken tek şey vardı, rakibinin oyununu bozmak ve sürpriz üretmeye çalışmak. Rakibini bozdu ama sürpriz üretmeye gücü yetmedi. Dakika 46: Necati-Ayhan değişikliği. Kağıt üzerinde ofansif gücün zayıflaması gerek.
İki ayrı çehre Oysa bakıyoruz Galatasaray ikinci devrenin hemen başında tek forvetle ama tüm takım olarak Erciyes kalesine yüklendikçe yükleniyor. Sağlı sollu ortalar, kornerler. Bol forvetli ilk yarıda doğru dürüst ceza sahasına orta bile yokken, güçlendirilmiş orta saha ve forvet arkasına sürülmüş İliç'li oyun tertibiyle neredeyse rakip ceza sahası parsellenmiş. İşte zenginlik... Skor o ya da bu olur önemli değil, önemli olan doğru tercihler ile sahada var olmak. Ötesi, sürprizlere açık olan futbolun doğasına kalır. G.Saray, Erciyes gibi ligin en dibinde, üç gün önce lig lideriyle zorlu bir maç oynamış rakibi karşısında bile iki ayrı yarı iki ayrı çehre gösteriyorsa, futbolda kadroya uygun oyun felsefesinin sahaya yansıtılmasının önemi ortaya çıkıyor. Zenginlik ya da kısırlığın tek sorumlusu Gerets'tir.