Nereye koşuyor Özhan Canaydın dışarıdan bakıldığında sakin, ağır başlı, karizmatik, ağzından çıkanı kulağı duyan bir başkan profili çiziyor. Yıllarca yönetimlerdeki varlığı ile saygı uyandırabilmiş, başkan olduğunda tam bir kriz yaşayan kulüp için şans olarak görülmüştü. Gerçi ilk başkanlık seçiminde kullandığı popilist söylemler, çizdiği imajın dışında olsa bile camia kendisine saygı duymuştu. '10 yılda 7 şampiyonluk' ya da '3 süper yıldız' sözlerini yerine getirememesine rağmen tolere edilmişti. Ali Sami Yen'i bırakarak Seyrantepe'ye gitmesi, Avrupa maçlarını Olimpiyat Stadı'na taşıyarak Şampiyonlar Ligi'ne erken veda edilmesi artık Galatasaray Kulübü içerisindeki durumunu tartışmalı hale getirdi. Bunun yanında başkan olarak yönetim ile teknik direktör arasındaki uyumu bir türlü gerçekleştirememesi Canaydın'ı ağır bir şekilde yaraladı.
İlkeli davranamadı Ve en önemlisi Kulüpler Birliği Başkanı olarak çizdiği profil tüm Galatasaraylıların yüzünü aşağıya indirdi. Türkiye'nin dünyada en çok tanınan markasının başında bulunan Canaydın, ne yazık ki tam bir hizipçi görüntüsü veriyor. Federasyonun yaşadığı kaosta ilkeli bir duruş sergilemek yerine Fenerbahçe ile var olan ezeli rekabet için kendisine küçük mevziler kazanmaya çalışması futbol dünyasındaki durumunu da zafiyete uğrattı. Galatasaraylıların başkanı, bugüne kadar hiç de alışık olmadıkları biçimde hedef alınmaya ve suçlanmaya başladı. Ankaragücü ve Trabzonspor yöneticilerinin son yaptıkları açıklamalar bu görüntüyü daha da pekiştirdi. Galatasaray kültüründeki 'kol kırılır yen içinde kalır' anlayışının korumasına sahip olmayan Canaydın, şahsını ve kulübünü hedef tahtasına koydurdu. Futbol yöneticiliği, fedakârlık yeri değil, profesyonel bir yöneticilik alanıdır. Galatasaray Kulübü, zamanını kulübüne veren vefakâr başkan imajıyla değil, bilgi ve kurumsallıkla yönetilmelidir. Şahsını ve kulübünü tartışmalı hale getiren Canaydın için futbolda alınacak yol bitmiştir. İlk kongrede ağız tadıyla başkanlığı bırakması ve o çok ihmal ettiği işlerinin başına dönmesi hem kendisi hem de Galatasaray Kulübü için en gerçekçi yoldur.