Meşin yuvarlağın gölgesinde kalanlar
- Yunus Akgül Yazıları
- 09 Temmuz 2018, 01:21:28
Yaşadığımız yüzyılın hiç şüphesiz en popüler sporu futbol... Diğer sporlarla iştigal edenlerin en iyileri bile bir yerinden bu spora bulaşırlar. Hiç yoksa, tutkunu oldukları bir futbol takımı mutlaka vardır.
Şu günlerde futbolun dört yılda bir gelen nirvanasında dünya...
Futbola kilitlenmiş; tribünler dolu, ekranların karşısında sevinçler, üzüntüler, heyecanlar yaşanıyor.
Favoriler eleniyor, sürprizler şaşırtıyor, yeni yıldızlar çıkıyor, dünyanın en popüler sporcuları bu sayede fiyatlarını katlama çabasında koşturuyor.
Efendim bizler de büyük bir keyifle ekran karşısında bu büyük şölenin tadını çıkaranlardanız. Her futbol seyircisi gibi bazen ahlanıp vahlanıyor, bazen de keyifleniyoruz. Yani dört yılda bir gelen bu bu futbol bayramının tadını çıkarmaya çalışıyoruz.
Sadece futbolcuların değil tüm dünyanın meşin yuvarlağın peşinde koşturduğu bu sıralar, sporun sadece futboldan ibaret olmadığını da atlamamak lazım.
Bu dünya kupası sona erince, o hengame arasında "Futbolun dışında neler yaşandı?" diyeceğimizi hatırlatarak, kaçırdıklarımıza bir bakalım isterseniz.
Meşin yuvarlağın gölgesinde kalanları yani...
FİNAL SENDROMU FİNAL YAPMALI
Voleybol Milletler Kupası'nda kızlarımız yine göğsümüzü kabarttı. Her biri birer dünya devi olan Amerika, Çin ve Brezilya'nın yer aldığı 4'lü finalde Amerika ile final oynama başarısı yaşadılar. Öyle ki, 2-1 öne geçerek Amerika'yı da devirmelerine ramak kalmıştı neredeyse...
Maçı versek de bu final bize göstermiştir ki; her zaman ortalamanın üzerinde bir performans gösterdiğimiz bu spor dalında, olimpiyatlar ve dünya şampiyonaları için yine hazırız.
Dünya devlerinin en önemli rakiplerinden biri biziz...
Ancak voleybolda uzun yıllardan bu yana yaşadığımız bir sıkıntımız devam etmekte... Kısaca "Final sendromu" olarak adlandırdığımız bu sorunumuzu görünen o ki hala çözememişiz.
Amerika gibi bir dünya devinden iki seti alıp üstelik de öne geçmişken, bir kez daha kaybetmemiz bunu bir kez daha ispatladı.
Buna artık bir çare bulmalı...
Hevesimiz kursakta kalmamalı...
YENİ 12 DEV ADAM!
Dünya Futbol Şampiyonası'na kurban verdiğimiz bir diğer büyük başarı da basketbolcularımızdan geldi. Potanın aslanları, 2019 Dünya Şampiyonası elemelerinin ilk turunu grubunda lider olarak bitirdi.
Ankara'daki son maçlarda dünya basketbolunda söz sahibi Ukrayna ve ardından da İsveç'i devirerek 2. tura lider olarak gittiler.
Basketbolda 2010 yılında ülkemizde düzenlediğimiz dünya şampiyonasında müthiş bir başarı göstermiş;
Yunanistan, Litvanya, Sırbistan gibi dünya basketbolunda söz sahibi olan ülkeleri dize getirmiş ve tarihte ilk defa dünya şampiyonası finali oynamıştık.
ABD ile oynadığımız bu final maçı, Türk spor tarihine attığımız büyük bir imza olmuştu.
Şu anki federasyon başkanımız Hidayet Türkoğlu'nun kaptanlığını yaptığı o efsane takımın yakaladığı tempo ve kadroyu ne yazık ki bir daha hiç yakalayamadık.
Arada parladığımız zamanlar da olmadı değil ama 8 yıldır genellikle bir görünüp bir kaybolan uzaklardaki yıldızlar gibiydik.
Son seyrettiğimiz maçlar ise gelecek adına bizlere ümit verdi. Basketbol sanki farklı bir jenerasyon yakalamış gibi... Bu çocukların önümüzdeki yıllarda Avrupa ve dünya şampiyonalarında, olimpiyat oyunlarında bizleri heyecanlandıracaklarına inanıyorum.
Yepyeni bir 12 dev adama hazır olun.
AKDENİZ'DE GEMİLER BATTI
Dünya sporunun bir başka büyüğü Akdeniz Oyunları, İspanya'nın Tarragona şehrinden sessiz sedasız geldi geçti. Bu oyunların, Türk sporunun dünyadaki yerini anlayabilmek adına bir katalizör görevi vardır. Dünyanın sayılı bölgesel oyunları arasında yer alan bu organizasyonda Avrupa'nın en büyük ülkeleri ile sporda en zayıfları ve Afrika'nın en iyi ülkeleri birlikte yarışırlar. Bu açıdan madalya tablosu bizim için her zaman bir gösterge olmuştur.
Sıralama da, her zaman aynıdır nerdeyse...
Yukarıda İtalya, Fransa ve İspanya -ki bazı zamanlarda biz bu ülkelerden birini geçme başarısı gösteririz- aşağıda Avrupa'nın küçük ülkeleri ve ardından da Afrika ülkeleri gelir.
Yalnız burada dikkat etmemiz gereken bir husus var; Avrupa ülkeleri bu tür yarışlara yıldız sporcularını değil, gelecekteki yıldız sporcu adaylarını getirip, denerler. Biz de ne yazık ki, Ramil Guliyev gibi yıldız isimleri yarıştırıp, elde ettiğimiz başarılarla kendi kendimizi avuturuz.
2013 yılında Mersin'de organize ettiğimiz 17. Akdeniz Oyunları'nda ülkemiz toplamda 126 madalyaya ulaşmışken, Tarragona'da sayı 95'te kaldı. Başkalarını bilemem ama, bu düşüşle bende bir sporsever olarak Akdeniz'de(!) gemiler battı.
Her geçen gün imkanları daha da artan, çok daha büyük başarılar beklediğimiz sporcularımızdaki bu performans düşüklüğünü çok iyi irdelememiz gerek...
2020'de Pasifik'te de gemilerimiz batmadan...