Amatör branşa gün doğdu
- Yunus Akgül Yazıları
- 31 Mart 2018, 00:26:49
Geçtiğimiz hafta, Türk spor tarihi açısından son derece önemli bir kanun Meclis'ten geçti. Buna göre, spor kulüpleri, futbolcu alışverişinden kesilen gelir vergisini amatör branşlar için harcamak kaydıyla devletten geri alabilecekler.
Bu kanun maddesi sporumuzun geleceği açısından çok büyük önem arz ediyor. Özellikle büyük kulüpler veya dört büyükler diye adlandırdığımız spor kulüplerimiz, sürekli olarak futboldan kazandıkları parayı amatör branşlara harcamaktan şikayet ederlerdi.
Hatta, her kongrenin bir gündem maddesi de, amatörlere harcanan paralar sebebiyle kulübün ettiği zararları açıklayıp üyelere sevimli görünmek olmuş, bu durum yarışın parçası haline gelmişti. İyice borç batağına saplanan Galatasaray ve Beşiktaş bazı branşları kapatma ve bazılarında da frene basma kararı almaya başladılar.
Fenerbahçeli yöneticiler ise her platformda, amatörlere desteğin sürdürülebilir olmaktan çıktığını dile getirmeye başladı.
İstedikleri oldu ve onlara yepyeni bir ışık doğdu.
Amatör branşların ihyası için müthiş bir kaynak devlet tarafından ayaklarına serildi. Şimdi beklemek hakkımızdır değil mi; yeni Avrupa, dünya ve olimpiyat şampiyonluklarını… Bakalım kongrelerde hangi başkan çıkıp gururla amatör branşlardaki başarılardan ve elde edilen kârdan bahsedecek?
Bu kanunun çıkmasından sonra amatör branşları olan bir kulübün gelecek yatırımlarıyla ilgili olarak bir açıklama yaptığını duyan var mı? Ya da amatör branşı olmayan onca futbol kulübü içinden herhangi birisinden yeni branşlar kurmayı taahhüt eden?
Kuşkusuz Türk spor tarihinin en önemli kararı federasyonların özerkleştirilmesidir.
Ardından, sponsorluk kanunun çıkarılması ayrı bir devrimdi. Şimdi de gelir vergisinin kulüplere iadesi başka bir tarihi karardır.
Ancak önceki uygulamalardan çok iyi bildiğimiz şudur ki; bizler devrim niteliğinde de olsa çıkan kanunları sulandırmayı, arkasından ya da yanından dolanmayı iyi biliriz. Sponsorluk kanununu uygulayıp kulübüne yarar sağlayan neredeyse yok gibi. Özerklik kanununu, başkanların keser gibi hep kendine yontması yüzünden bugünbirçok federasyon mahkeme kapılarında… Dileriz ki, özel ve de güzel kanun da sulandırılmak yerine Türk sporuna hizmet etmek amacıyla geliştirilerek kullanılır.
Tapulu arazideki stadyum
Türkiye'deki bütün stadyumların tapusu devletin elindedir.
Gazetelerin yazdığına göre, kongre yarışı iyice kızışan Fenerbahçe'de, başkan adayı Aziz Yıldırım Fenerbahçe stadının tapusunu almayı vaad ediyor yeni dönem adaylık yarışında… Dünyanın gelişmiş veya sporda ileri gitmiş hemen hiçbir ülkesinde devletin yüz milyonlarca lira vererek yaptırdığı stadyumları, kulüplere ücretsiz tahsis etmesi söz konusu değildir. Bu durum, bir tek bizim ülkemizde böyledir. Kabul etmek gerekir ki, Fenerbahçe modern stadyumunu, devletin arazisine sponsorlardan elde ettiği paralarla yaptırmıştır.
Ancak bu, tapunun devlete ait olduğu gerçeğini değiştirmez.
Bugün geçerli olan kanunlarla stadyumların tapularının kulüplere verilme şansı yoktur. Devletin bir malını satma şekli bellidir ve bunun da adı; açık ihale usulüdür.
Yani Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş veya Trabzonspor'un stadyumlarını satılığa çıkardığınız anda buralara parası olan herkes talip olabilir. "Ben almak istiyorum" diyebilir.
Yani Fenerbahçe Stadı'nı parayı daha çok veren Galatasaray satın alabilir. Dolayısıyla, stadyumların tapusunun kulüplere verilebilmesi için TBMM'de yeni bir düzenleme gerekir.
Yeni bir düzenleme yapıldığını tapuların kulüplere verildiğini var sayalım… Kulüplerimizin çoğundaki sorumsuz yöneticilerin, dağ gibi biriktirdikleri borçlara karşılık bir bankanın stadyumu haczettiğini ve haraç mezat sattığını bir gözümüzün önüne getirelim.
O zaman ne olur?
Aslında kanun çıkarılarak stadyumların tapusu kulüplere de verilebilir. Ancak öncelikle bu sorumsuz yöneticileri zapturapt altına almak gerekiyor. Ondan sonra da tapuysa tapu, vergi kolaylığı ise vergi kolaylığı...
Kısaca, her şey gelip Kulüpler Yasası'na dayanıyor, onun çıkarılmasında düğümleniyor.