Sorumluluk ve zorunluluk
Spor tarihine şöyle bir göz gezdirirsek, şu tür örneklerle dolu olduğuna defalarca şahit oluruz.
Mesela; bir kulüp bir jenerasyon yakaladığında ya da akıllı bir yönetici iş başına geçtiğinde, başarı ve şampiyonlukları da peşi sıra gelivermiş... O kulübün amatör kümede başlayan mücadelesi, kısa bir süre sonra bakmışsınız ki ülkenin en üst liginde şampiyonluk yarışı yapan bir kulübe dönüşüvermiş...
Hatta orada da şampiyon olmuş, ülkesini uluslararası alanda temsil edip kupayı da müzesine getirivermiş.
Ama o jenerasyonun gidişi ve başarılı yöneticilerinin koltuklarını bırakmasıyla tekrar bir düşüş başlamış ve kulübümüz bakmışsınız ki geldiği yerde...
Yani, amatör kümede...
Milli takımlar için bile bu durum geçerlidir. Türkiye, 2002 yılında yaşadığı dünya üçüncülüğünün üzerine dünya şampiyonluğunu koymayı beklerken o tarihten bu yana, bir daha asla o başarıyı yakalayamadığı gibi kupaya katılabilmesi bile büyük başarı sayıldı.
Sadece bizim ülkemizde değil dünyanın pek çok ülkesinde benzer örnekler vardır. Aslında bir yerde sporun güzelliğidir de diyebiliriz bunlara… Zira, yüzde 100 favori gördüğünüz bir ekibi, hiç de umut etmediğiniz bir takım gelip devirivermesi bir süreliğine olaya renk katar, ardından tarihin tozlu sayfalarında yerini alır.
Sporun güzellikleri Bazı kulüpler ise ülkelerinin tarihinden de daha eskidir.
Sevenleri çok ve hep zirve mücadelesi içindedir.
İyi yönetilir; ülke ve dünya spor tarihine adlarını altın harflerle yazdırır.
Adına spor dediğimiz etkinliğin içinde bunlar son derece normaldir. Tıpkı, hayatın gerçeğinde olduğu gibi inişler, çıkışlar sporun da olmazsa olmazı, dediğimiz gibi bir yerde de güzelliğidir.
Gaziantep, iki sezonda iki küme düştü
Buna bir itirazımız yok. İtirazımız; bizdeki takımların kontrolsüz şekilde adeta dağın zirvesinden kopan bir kaya parçası gibi yuvarlanarak uçurumun sonunda son bulmasının nedeninedir.
Sportif başarısızlıktan değil de tamamen kötü yönetimden, sorumsuz yöneticilerin kendi reklamlarını yapabilme uğruna bir camiayı yok etmekten çekinmemelerine yani..
Bir zamanlar Süper Lig'de yer alan ve ülkemizi UEFA'da temsil etme başarısını gösteren Orduspor sadece 5 sene içinde amatöre lige kadar yuvarlandı. Daha 2015 yılında Süper Lig'de mücadele eden Kayseri Erciyesspor'un yaşadıklarına isyan etmemek mümkün mü? Amatör lige düşmesi kesinleşen Erciyesspor'un futbolcuları, Diyarbakır deplasmanında parasızlıktan otele gidemediği için otobüste uyuyor, maçtan sonra karınlarını da ev sahibi ekip bir lokantaya götürüp, doyuruyor. Hale bakar mısınız?
Ya, üst üste iki sezon, iki küme birden düşen Gaziantepspor?
Geçen sezon 27 yıl aralıksız mücadele ettiği Süper Lig'ten 1.Lig'e düşen köklü kulübün, bitmesine 8 hafta kala 1.Lig'ten de düşmesi kesinleşti.
Son maçlarını yapan Karabükspor'u da aynı akıbet bekliyor.
Başkaları da sırada, hiç şüpheniz olmasın...
Hesap soran da yok, hesap veren de…
Süper Lig'in zirvesi de borç batağında...
Kulüp yöneticilerimiz deyim yerindeyse Ali'nin külahını Veli'ye, Veli'ninkini Ali'ye giydirerek günü kurtarmaya çalışıyor. Ama deniz bitti, bu işin sonu geldi. İflas bayrağını ilk çeken Galatasaray...
Artık bu borç sarmalından kurtuluşu yok. Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz, UEFA'nın men tehdidine karşılık artık mantıklı bir savunmaları kalmadığı için rica edecekmiş...
Şu anda ligde lider olduklarını, şampiyon oldukları taktirde yapacakları Şampiyonlar Ligi maçlarından elde edecekleri gelirle, finansal sıkıntılarını aşabileceklerini anlatacakmış. Şunu hemen belirtelim ki UEFA mantıklı bir ödeme planının ötesinde başka varsayımlara bakmaz.
Bu nedenle, Galatasaray, umurunda olmaz. Çünkü UEFA'nın derdi, kendi markasını güvence altına almaktır. Dolayısı ile Galatasaray için bir yıl daha ceza kapıda gibi...
Bütün bu anlattıklarımızdan sonra bizim futbolumuzu yönetenler ne yapıyor?
Ne yapacaklar; sadece ve sadece seyrediyorlar.
Hesap soran da, dolayısıyla veren de yok nasılsa, niye rahat olmasınlar ki?
Kulüpleri borç batağına sokup batıran, sporcuları mağdur eden, seyircileri üzen kulüp yöneticileri için hiçbir yaptırım söz konusu değil hala...
"Kulüplerin gelirlerinin daha fazla harcaması durumundan yönetimler sorumlu olacaktır" maddesini kanun, yönetmelik, yönerge veya genelgelerin bir yerlerine yazıvermek çok mu zor Allah aşkına!
Rüzgara hakim olamıyorsan, yelkenlerini ona göre ayarlamak çok mu zor?
Zor değil elbette dert edene...
SO-RUM-LU-LUK ve ZORUN- LU-LUK!...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.