NAİM'DEN ÖNCE NAİM'DEN SONRA

Yunus Akgül
Türkiye'nin duygusal hafızasında büyük yeri olan olimpik efsanedir kendisi...
1988 Seul Yaz Olimpiyatları'nda Türkiye adına rekorlar kırıp altın madalyayı boynuna taktığı ve 'Cep herkülü' namını aldığında, ben de mesleğe yeni başlamış, sarı basın kartı sahibi ağabeylerime çay getirmeyi en büyük saadetlerden biri sayan, kıdemi hepi topu bir yıllık tıfıl bir gazeteciydim.
O günlerden bugünlere geçen otuz yıl, insan hayatı için hiç de kısa sayılamayacak bir süre… Anladınız kimden söz ettiğimi...
Öyle ya, dünyada Naim Süleymanoğlu'ndan başka 'Cep herkülü' unvanını taşıyan başka biri mi var?
Bütün otoritelere göre tüm zamanların en iyi haltercisi...
Sadece bir olimpiyat şampiyonu değil, 80'li yılların çocuklarının da tek kahramanı...
Bugün her evde, onun müsabakalarını izlemeye yetişmiş ve uzun bir sopanın iki ucuna yuvarlak bir şeyler bağlayıp, saçlarını onun gibi üfleyerek ağırlığı kaldırmaya, onu taklit etmeye çalışmış en az bir çocuk vardır.
İşkenceden kaçtı Bir Türk ailenin Bulgaristan'da doğmuş çocuğu Naim Süleymanoğlu...
Bugün Esed'in Suriyeliler'e yaptığı zulmün benzeri, o tarihte Bulgaristan'daki Türklere, Bulgar diktatör Todor Jivkov tarafından yapılmaktaydı. Jivkov, sırf Türk ve müslüman oldukları için soydaşlarımızı Tuna nehri kıyısındaki Belene toplama kampına yığıyor; işkence altında dinlerini, dillerini ve adlarını değiştirmeye zorluyordu.
Bu zulümden kaçıp, Türkiye sınırına ulaşabilenler çok şanslılardı.
Bu dönemde, Bulgar Hükümeti'nin Türk isimlerini yasaklaması nedeniyle Bulgaristan adına Naum Shalamanov adıyla yarışan bir halterciydi Naim... Bir süre sonra, Melbourne'de düzenlenen 1986 Dünya Halter Şampiyonası'nda Türkiye büyükelçiliğine sığınarak Türkiye'ye iltica etti.
Daha sonrasında, Bulgaristan'la sıkı pazarlıklar yapıldı. Naim, bir milyon dolar karşılığında Türkiye adına yarışabilme şansına kavuşurken, biz de güreşten sonra ilk defa bir olimpiyat şampiyonu çıkarma şansına sahip olduk.
Önce 1988 Seul'de, ardından Avrupa ve dünya şampiyonalarında, 1992 Barcelona ve 1996 Atlanta Olimpiyatları'nda rakipsiz olarak çıktığı podyumdan bugün dahi kırılamayan rekorlarla indi.
Bulgaristan göçmenleri ile anavatan arasında bir köprü olan Naim'in hayatı müthiş bir film senaryosudur aslında...
Türk sporuna katkısı, sadece kazandığı madalyalarla bayrağımızı göndere çektirmesi de değildir.
Türk gençliğine yeni bir çığır açmasında, sportif anlamda gerçek bir rol model olması da en az o kadar kıymetlidir.
Nitekim Türk halteri, Naim'den önce ve Naim'den sonra diye ikiye ayrılır. Halterde esamemiz okunmazken, dünyanın en iyi ülkelerinden biri olmamız, Halil Mutlu, Taner Sağır ve daha nicelerinin bu branşa damga vurması, Naim Süleymanoğlu'nun hediyesidir.
Dünya için önemli Uluslararası Olimpiyat Komitesi, 2 Eylül 1994 tarihinde "Yüzyılın En Güçlü Sporcusu" ödülünü ona vermiştir.
Bir Türk spor tarihi yazılacaksa, Naim Süleymanoğlu, hiç şüphe yok ki en büyük payeyi alan ve en çok sayfa ayrılan isimler arasında olacaktır. Naim, Türk sporu için değil, dünya spor tarihi açısından baktığımızda da önemli bir figür, en büyük isimlerden biridir.
Şimdi bir hastanede yaşam savaşı veren, geçmişte dünyaya yeten 'küçük dev adama karaciğer yetmezliği nedir ki?
"Naim'in hikayesini şimdiki zamanın gençlerine hatırlatmak keşke böyle üzücü bir nedenle olmasaydı" diyor ve koca şampiyona Allah'tan acil şifalar, uzun ömürler diliyoruz.
İsmini gazete, televizyon ve internet sitelerinde gören gençlere tavsiyemiz; onun hayatını birkaç kez okuyup, spor sayesinde nelerin başarılabileceğini ve üzerlerinde taşıdıkları o ünlü spor markasında İngilizce yazan "Imposibble is nothing Just do it" sloganının, Türkçe kelimeyle Naim olduğunu unutmamaları…

ALTINORDU…YOLU DOĞRU…
Bu ülkenin çocuklarına gerçek profesyonelliği öğretmek, bunun sonucunda Türk futbolunda örnek bir model oluşturmak ve Türkiye'nin sürdürülebilir başarılar elde edebilen bir futbol endüstrisine dönmesini sağlamak; bir çocuğu erken yaşta alıp, yanlış eğitim içine girmeden, doğru eğitimlerle şekillendirmek istiyoruz. Türk futbolu üretmiyor, üretmediği gibi çocukları da heba ediyoruz.
30 milyon genç nüfusumuz var diye övünüyoruz ama bu rakam nicelik olarak var, nitelik olarak yok. Çocuklarda suç yok; suç biz büyüklerin...
İnşaAllah her kulübümüz altyapı konusunda doğru yola girer." 2014 yılında söylenmiş bu sözler, Altınordu Spor Kulübü'nün Başkanı Seyit Mehmet Özkan'a ait...
Aklın yolu bir... Altınordu'nun başarısına baktığımızda doğru yolun Altınordu modeli olduğu ortada...
Yabancı oyuncu oynatmayı, altyapıdan yetişen çocuklara güvensizlik olarak kabul eden ve altyapıdan ciddi ve büyük yatırım yapan Türkiye'nin bu köklü kulübünü, bugün diğer kulüplerimizin teker teker rol model olarak almaya başladığını görüyoruz.
Öz kaynağa dönüş Şimdi de yöneticilerinin yaptığı açıklamaya göre Rizespor, Altınordu modelini uygulayacak. Buna göre Rizespor da 9-10 yaşlarındaki çocukları alıp, altyapı tesislerinde yetiştirip pişiricek, daha sonra içlerinden en yeteneklilerini takım kadrosuna alacak veya iyi paralarla başka takımlara gönderip kulübe maddi katkı sağlayacak.
Öz kaynağa dönmenin doğru bir yol olduğunu ispatlayan Altınordu, adım adım Süper Lig'in kapısına kadar geldi. 1. Lig'de, 4'üncü hafta sonunda üçüncü sırada... Bu sene dışarıdan sadece iki transfer yapmışlar. Kadrolarına baktığınızda üçüncü liglerimizi bile istila eden yabancı futbolculardan hiçbirisinin adını göremiyorsunuz. Tamamı Ahmet, Mehmet, Ali, Veli gibi tanıdık isimlerden oluşuyor.
Kulüpte,Türk futboluna sadece yeni isimler kazandırmayı amaçlamadıklarını anlatmak için bir de sloganları var; 'İyi birey, iyi vatandaş, iyi futbolcu'...
Teşekkürler Türk futboluna 'Altınordu modeli' diye bir kurtuluş modeli kazandıranlara... Başkan Seyit Mehmet Özkan ve yönetimini kolayına kaçmadıkları; uzun yıllar emek vererek, har vurup harman savurmadan, sabır ve akılla bu işin yönetilebileceğini gösterdikleri için...
Ne kadar tebrik etsek az… Süper Lig olur veya olmaz ama o yolda bizim gönlümüz sizinledir.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.