Acı gerçekler(2)
- Yunus Akgül Yazıları
- 18 Ağustos 2017, 01:21:31
"Orta Asya'da 'Tepük' adında bir oyun, ayak ve kafayla topa el vurmadan, kadın ve erkek karışık şekilde takımlara dağılarak oynanırdı; en önemlisi de bu oyunda sertliğe asla izin yoktu" demekte bazı kaynaklar… Nereden nereye… Bugün, 'Tepük' ün tepiklendiğinin örnekleri ile dolu futbol dünyası… 'Fair play' az bulunur kıymetli bir unsur, 'Holiganizm' ise başta futbol olmak üzere, sporun başında büyük bir dert olarak karşımızda durmakta… Türkiye'ye gelince, spor kültürü ve spor ahlakının tam anlamıyla yerleşmesi için bir değil, bin fırın ekmek yememiz gerektiğini, buna kavuşmak için yolumuzun çok uzun olduğunu, bu ayın ilk haftasında üzülerek bir kez daha gördük.
6 Ağustos Pazar günü Samsun'da Beşiktaş ile Atiker Konyaspor arasında oynanan Süper Kupa finali ile yeni sezona "Merhaba" derken futbol terörünü de iliklerimize kadar hissettik. Felaket tellalı olmak istemeyiz ama görünen köy de kılavuz istemiyor. Son yaşananlar gösteriyor ki, böyle devam ederse ve artık ciddi olarak önlem alınmazsa, 'güzel oyun' futbolda yaşanan çirkinlikler, telafisi olmayan facialar, liste başı olacak. Bir sezon boyunca yine futbol terörünü konuşacak, sporda şiddeti yazıp çizeceğiz.
TFF'DEN ÜMİT YOK
Türkiye Futbol Federasyonu'nun mevcut yönetiminden, sporda şiddetle mücadele etmek ve önlem almak adına kayda değer bir şey beklemek artık hayaldir.
Bu tespiti yapmak için sadece son 3 ayda, ev sahibi olduğu maçlardaki tutumuna bakmak yeter.
Öyle ya, Antalya'da oynanan TFF 1.Lig play-off finali ile Eskişehir'de oynanan Ziraat Türkiye Kupası finalinde yaşananlardan ders alınsaydı, Samsun'daki Süper Kupa finalinde gerekli önlem alınmaz mıydı?
Olan oldu, şimdi herkes birbirini suçlamakta… Federasyon suçu üstüne almasa da, organizasyonu yapan, maçın stadını belirleyen ve maçlardan önce İl Güvenlik Kurulu ile toplantıya giren odur ve TFF Disiplin Talimatı'nın 6. Maddesine göre de sorumluluk doğrudan onundur.
Sonuç olarak bu işin ilk ve asıl sorumlusu, konuyu "Sahalarımızda görmek istemediğimiz olaylar" olarak geçiştiren, Beşiktaş ve Atiker Konyaspor'u Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'na sevk eden TFF'dir.
PFDK Passolig talimatnamesinde yer alan "Passolig en üst liglerde uygulanır" tanımına sığınarak, kupa maçının sorumluluğunu her iki kulübe yükleyip, para ve birkaç maç seyircisiz oynama cezası verince görevini tamamlamış mı oluyor federasyon?
20 Mart 2017 günü İstanbul'da düzenlenen 2. Futbol Zirvesi'nde bize "Tesisler ve yayın gelirleri dışında, her konuda karnen zayıf" diyen UEFA'nın haklı çıkmasına mı yanalım, Türk futbolunu yönetemeyen 4 lastiği de patlak Türkiye Futbol Federasyonu'nun basiretsizliğine teslim edilmiş tribünlere mi üzülelim, buyurun siz seçin.
BU YARAYA PANSUMAN FAYDA ETMEYECEKTİR
Avrupa'da taşkınlık yapan taraftarın cezası bellidir ve uygulanır.
Türkiye'de ise, "Futbol Müsabakalarında Seyirden Men Cezası"na istinaden maç saatinde ve maçtan bir saat sonra ilgili kolluk kuvvetine başvurarak orada olmadığına dair imza vermesi gerekirken, ertesi hafta yine maça gider ve girer.
Şike yap, ceza alma… Doping yap, ceza alma… Sahaya gir, ceza alma… Sen istediğin kadar yasa çıkar, uygulayamadıktan sonra neye yarar?
Gençlik ve Spor Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı'nın konuyla ilgili ivedilikle harekete geçerek bakan düzeyinde, 81 il valisini de dahil ederek Spor Güvenlik Zirvesi düzenlemesini, müfettiş görevlendirmesini;
Süper Kupa'da sahaya bıçak atan kişinin savcılık tarafından yürütülen soruşturma kapsamında yakalanıp tutuklanmasını sonuç odaklı gelişmeler olarak değerlendiriyor ve milat olmasını diliyoruz.
Sporda şiddeti ortadan kaldırmak için, cezai tedbirlerin yanında sosyal çözümlerin de hayata geçtiğini, yapboza dönen 6222 sayılı kanunun son kez Türkiye gerçeklerine uygun şekilde revize edilerek suçu tespit edilen şahısların yaptıklarının yanlarına kar kalmadığını görmek istiyoruz.
Kanayan bu yaraya pansuman değil, ameliyat gerekli artık…