Potanın Hagi'si Naumoski
- Yunus Akgül Yazıları
- 25 Şubat 2017, 00:30:05
Peki, ya Petar Naumoski dersem...
Kuşkusuz, hepimizin aklına basketbol, gözünün önüne de 25 yıl önce terini formasının omuzuna silen bir uzun adam gelir.
3 neslin efsanesi bu oyuncunun, Türk vatandaşlığına geçtikten sonra aldığı isimdir Namık Polat...
Türk basketbolunda Petar Naumoski adında bir yıldız parladı 25 yıl önce... Şimdilerde dillere pelesenk olan 'Fenomen' kelimesinin, o tarihte en çok ona yakıştığını, o günleri yaşayanlar iyi bilir.
Bunun yanında, insanoğlu geçmişi hatırlamamakta pek mahir...
Hafıza-i beşerin nisyan ile malül olduğunu, Naumoski'yi tekrar aramızda görüp 90'lara dönünce bir daha anladık.
Anılar ve hafızalar tazelendi bu vesileyle...
Biz, Türk potasının Hagi'sini izleme şansı bulan nesildeniz.
Döneminde basketbola başlayan her çocuğun 'O' olmak istediği adamdı Naumoski...
Birçok Türk gencinin basketbolu sevmesinde ve bugün salonların dolu olmasında en önemli figür olma unvanının da sahibi...
Emektar '7 numara' artık emekli
Türkiye'de basketbolun seyrini değiştiren 1.94'lük dev adam, 7 numaralı formasıyla takımı adeta bir orkestra şefi gibi yöneterek oynatır, sahada topla dans ederdi.
Şu anki adı Anadolu Efes olan Efes Pilsen Spor Kulübü, müthiş oyun kurucusunu 1992'de transfer etti. İlk sezonunda Efes, normal sezonda ve Play-Off'ta oynadığı 37 maçı kazanarak şampiyon olurken başroldeki isim Naumoski'ydi.
Efes, 1993-1994'te lig ve kupa şampiyonu olurken, 13 Mart 1996'da Avrupa'nın en iddialı takımlarını sırayla eleyip, Türk spor tarihinde takımlar bazında kazanılan ilk Avrupa şampiyonluğuyla Koraç Kupası'nı Türkiye'ye getirirken, sonrasında iki lig şampiyonluğu daha yaşarken de, kilit isimlerden biri oydu yine...
Efes, enfes bir iş yaptı
Anadolu Efes Spor Kulübü, 41 yıllık tarihindeki başarılarda emeği büyük olan isimleri, önemli başarılar kazandıran antrenör ve basketbolcuları, 'Forma Emekliliği' projesi kapsamında onurlandırmakta...
Efes, enfes bir iş yaparak gecikmiş de olsa bir vefa örneği gösterdi ve Naumoski'nin bizzat katıldığı bir törenle emektar 7 numaralı formayı emekli yaptı. Bugün, Anadolu Efes adında basketbolun zirvesinde bir kulüp varsa, Naumoski'nin temelindeki harcına büyük katkısı unutulmamalıydı, tıpkı Aydın Örs gibi...
Naumoski'nin 7 numaralı forması, Abdi İpekçi Spor Salonu'nda geleceğe asıldı ve 'Terini formaya silme' ritüelinde olduğu gibi hafızalara daha daha kazındı.
Basketbolun Naumoskili günlerini yaşayan bizler adına teşekkürler Efes...
Formalar emekli edilince efsaneler bitmez!..
KAYBOLAN YILLAR VE ANTALYA
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, geçtiğimiz hafta Antalyaspor için yapılan muhteşem tesislerin açılışını yaptı. Tesisler hakikaten göz kamaştırıcı... Dünyanın en iyi spor kulüplerinin sahip olduğundan fazlası var, eksiği yok... Menderes Türel, açılışta yaptığı konuşmada Antalya'nın 'sporun başkenti' olma yolunda hızla ilerlediğini ifade etti ki; bu son derece haklı bir iddia... Ancak, Antalya'nın bu konuda ne çok vakit kaybettiğinin en yakın şahitlerinden biri olarak, bir spor kentinin daha hızlı mesafe alabilecekken böylesine kurban edilmesine de en azından kendi adıma vahlanmamak zor... 2009-2014 yılları arasında Antalya Büyükşehir eski Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, selefi olan bir önceki dönem Belediye Başkanı Menderes Türel ile Gençlik Spor Genel Müdürlüğü'nün 2008'de yaptığı anlaşmalarla yapımına başlanılan stadyum, spor salonları ve yüzme havuzlarının inşaatını hiçbir gerekçe göstermeden durdurmuştu. Tesislerin yapımı, ancak 2014 yılından sonra tekrar hız kazanabildi. 'Tesis, tesis etmek' sportif başarının olmazsa olmazıdır. Herhangi bir şehrin sporun başkenti olabilmesi, öncelikle ihtiyaca cevap verebilen modern tesislerinin olması ile doğru orantılıdır. Antalya, bu açığını büyük ölçüde giderdi, sırada bu tesislerin boş kalmamasına mesai harcamak var. Kısaca, sportif kazanımı ağır basan bu şehrimize büyük spor organizasyonları getirmeli... 'Sporun başkenti' olma yolunda mesafe, o zaman kat edilecekdir.
KAF DAĞI'NIN ARKASINDA DEGiL!
Erzurum 2011 Üniversite Kış Oyunları'na aday olduğumuzda, karın bereketinin bol olduğu beyaz şehirde ne bir tesis vardı, ne de bir Türk sporcu...
Şehre tepeden bakan kocaman Palandöken Dağı bize, biz de ona baktık önce öylece...
Ama, 'kervan yolda düzelir' misali, "Niyet hayr, akıbet hayr" diyerek yola koyulduk.
Gönül ve emek koyunca, Erzurum 600 trilyonluk bir dev yatırım sayesinde, aynı zamanda kış sporlarının başkenti olmaya da aday oldu.
Curling salonu, buz pateni, buz hokeyi ve hız pateni salonları...
Palandöken dağı yeniden planlandı; teleferikleri, pistleri yenilendi.
Yetmedi, Konaklı'da yeni bir alan kış turizmine kazandırıldı.
Şimdi ise bu tesisler sayesinde, olimpiyatların yavrusu diyebileceğimiz Avrupa Kış Olimpik Festivali'ni gerçekleştirdik.
Curling, speed skating, snowboard...
Yine bu tesisler sayesinde adını bile zor söyleyebildiğimiz bu kış sporlarında ilk madalyalarımızı almaya başladık.
Bunlar bizim için uzak mı uzak hayallerdi.
Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı, Meclis'te yaptığı konuşmada Erzurum'un olimpiyat adaylığı konusunda destek istedi. Ben de her fırsatta ifade etmeye çalışıyorum ki; Erzurum'un Dünya Kış Olimpiyatları'nı alma ihtimali, İstanbul'un Dünya Yaz Olimpiyatları'nı alma ihtimalinden çok çok daha fazla...
Yaz olimpiyatlarına her şehir aday olabilir ama kış olimpiyatlarına, yakınında karla kaplı olmayan bir dağı olmayan şehirler aday olamaz ve bu nedenle rakip daha azdır.
İki büyük başarılı ve güzel organizasyon yapan Erzurum'un birçok tesisi olimpiyatlarda kullanılmaya hazır... Dolayısıyla, Erzurum'a Kış Olimpiyatı'nın gelmesi ayağı yere basan sıkı bir çalışmayla Kaf Dağı'nın arkasında değil, Palandöken Dağı'nın yanı başında...
"Yaparız, bilirsin" demeyi bilmek ve yaptığına inanmak lazım!..