UEFA’nın yapamadığını niye biz yapmıyoruz?

Yunus Akgül
Sayın Cumhurbaşkanımız, G.Saray'a verilen 1 yıl men cezası sonrası, 'Kulüpler değil, yöneticiler ceza alsın' görüşünü tekrarladı. Ama kimseden ses yok. Oysa kanuna eklenecek tek madde bu işi bitirir
Geçtiğimiz haftalarda Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Nijerya'ya yaptığı seyahatin dönüşünde, Galatasaray'a UEFA tarafından verilen 1 yıllık men cezası ile ilgili olarak, daha önce, eski UEFA Başkanı Michel Platini ile yaptığı görüşmeyi hatırlatarak, "Kulüpler değil, yöneticiler ceza alsın" görüşünü, bir kez daha tekrarladı.
UEFA'nın cezayı kulüplere vermesinin yanlış olduğunu, asıl cezayı başkan ve yöneticilerin hak ettiğini, bu fikrini Başbakanlığı döneminde UEFA Kongresi için Mart 2012'de Türkiye'ye gelen Platini'ye o tarihte ilettiğini, ancak UEFA Başkanının, "Sistemin uzun bir süredir böyle yürüdüğünü ve böyle de devam edeceğini" söylediğini ifade etti.
Cumhurbaşkanımızın bu fikrini, "Çok haklı ve doğru olan bu… Hakikaten de böyle olmalı; bir yöneticinin yaptığı bir yanlış, koskocaman bir camiayı mağdur etmemeli" diye değerlendirmemek ne mümkün…
Kimse harekete geçmedi!
Biz de spora gönül verenler olarak öyle yaptık. Daha sonra kendi aramızda tartıştık ve konuyu halının altına süpürdük, gitti.
Oysa bu sözler üzerinden önce sporu yöneten etkili ve yetkili birilerinin yani Türk sporunu yönetenlerin, sayın spor bakanımızın acilen vazife çıkarması gerekliydi. Diğer yandan, Galatasaray'ın düştüğü durumu yazıp çizen, kulüplerimizin borç batağını, kalemine ve diline dolayan bir gazeteci, televizyoncu bile spor bakanımıza, "Sayın Cumhurbaşkanımızın söyledikleri hakkında düşünceleriniz nelerdir?" diye sorma refleksi göstermedi, merak etmedi. Biz, yöneticilerimizden, "UEFA'nın yapamadığını biz kendi ülkemizde yaparız, yapacağız da... Koskocaman bir camiayı mağdur edenleri hakim önüne çıkaracağız" şeklinde bir çıkış şahsen bekledik doğrusu…
Reklam uğruna kulüpler batıyor
Ülkemizde kulüp başkanları, tamamen kendi reklamları ve ikballeri adına yönettikleri kulübü çok büyük zararlara sokmaktan zerre kadar çekinmiyor, "Şu ünlü futbolcuyu getirdi" dedirtme ve şahsi reklamını yapmak uğruna, takımın yıllarca liralık gelirini bankalara temlik ettirmekten zerre kadar esef duymuyorlar.
Kendi seçtikleri delegelere kendilerini ibra ettirip işin içinden sıyrılmak zırhı ellerinin altında dururken, boynuna astığı takım rengi ile hayat bulan taraftarın boynu bükülmüş, yüreği lime lime sökülmüş kimin umurunda?
Birileri, "Oh, ne alâ memleket!.." havasını çalıp söylüyor, nefessiz kaldı mı bu memleket havasından içine çekip, rahatça soluklanmayı da beceriyor nasılsa… Daha önce de yazdık, çizdik. Bıkıp, usanmadan daha da yazıp, çizeceğiz. Çünkü biliyoruz ki, önlem alınmazsa değişen hiç bir şey olmayacak; takımların elde ettikleri gelirlerin 10 mislini, 100 mislini harcamaya devam eden kulüp yöneticileri, bu devran böyle devam ederse sporumuzdan bitip gitmeyecek.

Tek bir madde ekleyin, yeter!

Tekrar ediyorum:
Kulüpler Yasası'nı ivedilikle bir kenara bırakalım. Sorunun çözümü, TBMM'nin hepi topu 1 saatini alacak tek bir kanun maddesinin 894 sayılı Futbol Federasyonu Kanunu'na eklenmesine bakar.
"Kulüp yöneticileri, kulübün bir önceki yıl elde ettiği gelirin belli bir oranından daha fazla harcayamaz. Harcadığı takdirde başkan ve yönetim kurulu üyeleri müteselsilen sorumludur." Sadece bu kadar… İstenirse bu kadar kolay… Tereyağından kıl çeker gibi… Görelim bakalım, bu takdirde Türk futbolunda hatta Türk sporunda, kötü niyetli, kendi ikbali için kulüpleri batağa saplamaktan çekinmeyen tek kişi kalacak mı?
Sevip, saydığımız üstad Sadık Söztutan abimizin aynı dertten muzdarip olarak sorduğu soruyu sorarak bitirelim:
"Yok mudur Türk Sporu etiketli çamurdan heykeli, bir tekme ile parçalayıp, dağılın kifayetsiz muhterisler diye gürleyecek bir irade?.."
BU ÇOCUK ÖLÜ DOĞAR
5 Mart Cumartesi günkü Sabah Gazetesi ekonomi sayfasında Özlem Doğaner imzalı bir haber vardı. Özetlersek; Mayıs ayı içerisinde Meclis gündemine gelecek olan Kulüpler Yasası'nın, Türk futbolunun kurtuluşu olduğunu söylüyordu haber… Yasanın ana teması hakkında ipuçları da taşıyor; "Bu yasa ile borç batağında olan kulüplerimizin yaklaşık 3 milyar liralık borçları yeniden yapılandırılacak, özel bankalara olan borçlar üç devlet bankasına devredilecek, 1 milyar liralık SGK ve vergi borcu da Maliye Bakanlığı tarafından ayrıca yapılandırılacak." diyordu.
Diyordu da, bu ne kadar doğruydu?
Zira hayata geçtiğinde, bunun adı kurtuluş değil, olsa olsa bir "Kurtarma operasyonu" olur.
Bütün bunların Kulüpler Yasası ile uzaktan yakından alakası olmadığını iddia ediyorum. Böyle bir borç yapılandırması için Kulüpler Yasası'na ne gerek var? Maliye Bakanlığı'nın ilgili kanununda bir değişiklik yaparsınız, olur biter.
Böyle olursa," Ufukta hayat var" demektir.
Yok, olmazsa geçmiş olsun...

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.