Enseyi karartmayalım
- Yunus Akgül Yazıları
- 19 Şubat 2016, 23:20:08, Güncelleme: 19 Şubat 2016, 23:20:18
-Futbol maçlarını yöneten hakemlerimizin performansı o kadar kötü ki, canı fena yananlar dışarıdan hakem ithal etmeyi bile teklif etmeye başladılar.
-Olimpiyatlara sadece beş ay kalmasına rağmen, henüz sadece 40 sporcumuz kalifiye olmayı başarabildi.
-Geçtiğimiz 2012 Londra Olimpiyatları'nda bize artı 12 isim kazandıran kadın voleybolcularımız turnuvadan elenerek, olimpiyat şansını kaybetti.
Erdoğan sayesinde almıştık
-Dünya tenisinde Türkiye'nin esamesinin okunmadığı gerçeği bir yana, üstüne üstlük bir de bir tenis hakemimizin adı uluslararası şike skandalına karıştı.
-Doping yüzünden olimpiyat madalyamız elimizden gitti.
-Uluslararası Hentbol Federasyonu (EHF) bu seneki dünya sıralamasını açıkladı. Türkiye, erkeklerde dört sıra gerileyerek 30'uncu, kadınlarda ise iki sıra gerileyip 23'üncü sıraya düştü.
-Dünya Buz Hokeyi Şampiyonası, güvenlik sebebiyle Türkiye'den alınıp İspanya'ya verildi. (Oysa, daha birkaç sene önce tam da bu zamanlarda -23 Şubat 2011 - yüz akıyla başardığımız birçok büyük organizasyonun referansı ve o zamanki Başbakanımız şimdiki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın teminatı ile 2013 Akdeniz Oyunları gibi büyük bir organizasyonun ev sahipliği Yunanistan'ın Volos kentinden Mersin ilimize transfer edilmişti.)
Trabzon'da dev etkinlik
-Uluslararası Okul Sporları Federasyonu'nun en büyük etkinliği olan Gymnasiade bu sene Trabzon'da yapılacak.
İlgili Federasyon Başkanı Ayhan Pala ile 2007 Karadeniz Oyunları ve 2011 Trabzon Eyof Oyunları'nın tecrübeli İl Müdürü Cemalettin Yazıcı görevden alındı.
Sonuç olarak merakımız şudur:
Türkiye'de futbol hariç 59 adet spor federasyonu var. Gazetelerde, televizyonlarda bunlarla ilgili doğru dürüst olumlu haber çıkmıyor...
Yok da mı çıkmıyor? Yoksa var da, yazılıp çizilmiyor mu?..
Her şeye rağmen biz yine de, enseyi karartmayalım; şu dağın ardında bir dağ daha var umudunu yitirmeyelim.
BASKETBOL BAŞARIR
Rio Olimpiyatları'nda basketbolda hem erkek hem kadınlarda temsil edilme şansımız var. Basit hatalarla elimizdeki büyük fırsatı kaçırmayalım. Yaşanacak başarılar Türkiye'nin gururudur
Bu sene olimpiyat yılı...
Citius, Altius, Fortius yani "Daha hızlı, daha yüksek, daha güçlü"nün belirleneceği en büyük sportif organizasyonun 31'incisi adım adım yaklaşmakta… Kalplerimiz, sporcularımızla birlikte bir kez daha Rio 2016'da atacak.
İç içe geçmiş beş halkalı logo altındaki, bu büyük spor yarışına doğru biletlerimiz kesilmeye başlandı. 2012 Londra'ya, tarihimizde ilk defa takım sporlarında temsilci gönderme başarısı göstermiştik.
Hem de iki takım ve her ikisi de kadınlardan olmak üzere… Voleybol ve basketbol takımlarımız, 2012 kafilemizin nitelik ve nicelik olarak önemli unsurlarıydılar. Ne yazık ki, 2016 Olimpiyatları için aynı şeyi söyleyemiyoruz.
Çünkü, voleybolcularımız olimpiyat şanslarını kaybettiler ve biz bu sporda Rio perdesini indirdik.
Ancak, basketbolda henüz her şey bitmiş değil. Potada hem erkek, hem de kadınlarda umudumuz mevcut; hâlâ iki takımla temsil edilme şansımız sürüyor… Takımlarımız 4-10 Temmuz tarihlerinde Filipinler'de yapılacak elemeler sonunda olimpiyat vizesi alacak. Erkek basketbolcularımız, eleme gurubundaki takımların en iyilerini daha önce devirdiler, yine aynısını yapabilirler. Kızlarımız ise artık daha tecrübeli... Potanın Perileri, Filenin Sultanları gibi bir talihsizlik yaşamazlarsa şansları büyük. Ancak şu hengamede, konuyla ilgili neredeyiz bilmiyoruz.
Hazırlıklar ne aşamada? Kaç hazırlık maçı yapacağız? Ligimizi ona göre planladık mı? Basit hatalarla elimizdeki büyük fırsatı kaçırmayalım.
Onların başarısı, Türkiye'nin gururudur.
Unutmayalım!..
HER ŞEY GÜZEL OLACAK
Türk sporunun karnesinde görünen birçok olumsuz nota rağmen önümüz açık. Spor alanında Türkiye'de pek çok yenilik ve yatırım yapılıyor. Biraz sabırlı olursak bu gelişmeler sporcularımızın başarılarına yansıyacak
Türkiye Cumhuriyeti'nin spordaki uluslararası başarılarına baktığımızda bazen "Nova" yıldızı gibi ani parlamalar görürüz. Bir bakarsınız en popüler sporda dünya üçüncülüğünü yakalarız.
Bir bakarsınız basketbolda Amerika ile dünya şampiyonasında final oynar, dünya ikincisi oluruz. Sonra bir bakarsınız ki, o yıldızlar sönmüş ve "yok"ları oynamaya başlamışız.
Sosyo-ekonomik durumu iyi olmayan ülkelerin spora gerçek manada yatırım yapmaları ve istikrarlı bir çizgi tutturmaları hayal gibidir. Bundan on yıl öncesine kadar Türkiye'nin sportif tablosu da aynı böyleydi. Şimdi tam olarak toplumsal refahı yakaladığımızı iddia edemeyiz ama ülkemizde olumlu manada çok şeyin değiştiğini açıkça söylememek de büyük haksızlık olur.
Şunu söylemeye çalışıyorum; Türk sporunun, bugün karnesinde görünen birçok zayıf nota ve olumsuzluğa rağmen önümüz açıktır. Zira ülke olarak çok büyük gelişmeler kaydettik. Ekonomik anlamda dünyanın üst ligini zorluyor, etkinlik anlamında sözümüzü dinletebiliyoruz. Bütün bu pozitif gelişmeler, sporumuza da ister istemez kendiliğinden yansıyacaktır.
11 yıl öncesinde Anadolumuzun çoğu ilinde spor salonu dahi bulunmazken, şimdi iki bin nüfuslu ilçelerin bile spor salonları, sahaları var. Türkiye'nin her yerinden dünya standartlarında modern stadyumlar yükseliyor. Yüzme havuzu sıkıntımız kalmadı; üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizin, dört bir yanı da havuzlarla çevrili artık… Belediyelerimiz dahi, sporu hayatımızın merkezi haline getirmek için kolları sıvamış, her geçen gün bir spor ülkesi olmamız için sportif projelere ağırlık vermekte; sporu ve sporcuyu desteklemekte… Her tarafa bisiklet yolları yapılmaya başlandığını memnuniyetle izliyoruz.
Spor salonu projesi olmayan bir okul yapılması imkansız..
İnanıyorum ki, biraz sabırlı olursak bunlar performans sporcularımıza da yansıyacak ve sporda da hak ettiğimiz, en üst ligdeki yerimizi alacağız.
Ne demişler:
Sabırla koruk helva olur, dut yaprağı ise atlas..