İsim vermeden
- Ozan Zeybek Yazıları
- 15 Temmuz 2020, 23:22:08, Güncelleme: 16 Temmuz 2020, 06:50:19
Herkesin bir bahanesi mevcut.
İmkanım olsa; 'ya kramponunu giy oyna ya da çarığını al, köyüne dön' diyesim var. Sabırlar taştığında 'mahallenin delisi ' kim olacak onu çok merak ediyorum.
Her ağızdan farklı bir söz çıkıyor.
Korkudan mıdır yoksa saygıdan mı, genellikle yarım yamalak konuşuluyor. Hele boş konuşanları kulağım hiç mi hiç duymuyor.
Halden anlayan ve sakin bir tavırla izlemek istiyorum fakat futbolda dönen nankörlükleri görünce ister istemez içim sızlıyor.
Hadi yaşarken mutluluğu yakaladın diyelim. Lakin futbola bulaşmışsan, öbür tarafa ruhunu rahat teslim edip gidemezsin gibi görünüyor. İllaki kefeninin bir tarafına kan bulaşır.
'Bunları boş ver, benim karnım tok' diyorsan, ben sana yine Fener'i anlatayım.
Emre'nin direksiyona geçtiğinden, yakında radara girebileceğinden veya yerli hoca olursa, kısa zamanda yumruk yumruğa gelebileceklerinden bahsedebilirim.
Henüz ilk bölüm vizyona girmemişken, ben size son sahneyi dahi anlatırım.
Yeni patron ilgini çekmediyse, oyuncuları konuşalım. Belki sen hayır diyeceksin ama ben Kosovalı Vedat'ı bile satarım.
Avrupa'dan Muriqi için yirmi milyonu alır ve onun yerine dünya çapında bir forveti, yaşı geçiyor diye sadece bir imza parası karşılığında kaparım.
Aslına bakarsan isim de verebilirim ama daha sonra mütevelli heyeti rolündeki arkadaşlara ayıp olabilir.
Kimse kızmasın, darılmasın. Elinde kanı pekmez yerine sayılacak topu topu üç oyuncun var zaten. Altay, Gustavo ve Vedat ...
H H H
Bir de madalyonun diğer yüzü var.
Sakin ve soğukkanlı bir Emre olursa, ben de farklı konuşacağım. 'Adam çekirdekten yetişmiş, her şeyden ve herkesten haberi var ' ve 'madem güneş tam tepeden vuruyor, gölgeyi ayaklarının altına almış ' diyeceğim.
Öcünü caminin önünde alıp; yor, yıka ve göm havasından çıksın yeter ki...
Sayılı gün çabuk geçiyor.
Şimdiden yeni sezon hazırlıkları başladı. Başakşehir'in dışında herkes yıkılmış durumda. Bir nevi, hasatını kaybetmiş çiftçi gibi...
Yabancı sınırlaması, yerli piyasasını daha da canlandıracak.
Yurt dışındaki Türk oyuncuların da hevesi kabarmış vaziyette.
Trabzon kupayı alır almasına ama kimse bunun için şehirde tur atıp, korna çalmaz artık. Eskiden 'liseli' olsun yeter diyorlardı ama şimdi 'paralı' olsun kâfi diyecekler.
Aslan'ın işi çok zor. Beşiktaş'ı şimdi konuşmayacağım. Onlara özel bir günümü ayıracağım.
Biraz önce çiftçiden bahsetmişken aklıma samanı yanan gariban geldi.
Samanı, otu ayıklarken bir anda alev alan hasatının içine dalmış bizim çiftçi. Bunu duyan köylü tarlaya, onu orda bulamayınca da hastaneye koşmuş.
Önce acile sonra cildiyeye gitmişler. Ama ikisinde de olmayınca, korkup bir de morga bakmışlar. Tam o anda ortopediden çığlıklar geliyormuş. Tüm vücudu alçıya alınmış çiftçiyi görenler; 'Bize senin için yandı dediler ama senin her yerin alçı...
Nedir bu halin?' diye sormuşlar.
Çiftçi acı içinde cevap vermiş:
Yanmaya yandım da, imdadıma yetişenler kürekle söndürdüler.
O yüzden her yerim kırıldı' demiş.
Bu hikayeyi size film başlamadan anlattım.
Çünkü; Fener'e gelen hoca, kalkar 'keşke yansaydım' da diyebilir bir gün... Zira Emre elinde kürekle geziyor olacak...