Mide bulantısı
- Ozan Zeybek Yazıları
- 11 Temmuz 2020, 00:08:22, Güncelleme: 11 Temmuz 2020, 06:50:07
Rüzgarı sırtımıza alıp gelebileceğimiz son nokta burası galiba. Top sahada yokken bile tartışması bol olan, bana göre bencil bir sezonu geride bırakıyoruz. Bu kez işin içine kafa kurcalayan pek çok soru işareti de bıraktılar.
Bazıları futbolda siyaset var algısı yaratmayı da ihmal etmedi. 'Savaşta her şey mübahtır' felsefesini gayet iyi bir silah olarak kullandılar. Bugün finale yaklaşırken konunun öyle olmadığını kendi gözlerimizle görme şerefine ulaştık. Anlayacağınız üzere Trabzonspor'u ekarte etmenin algı yönetimini başarı ile gerçekleştirdiler.
'Düşmanımın düşmanı dostumdur' diyerek ciddiye alınacak sayıda sanal taraftar da oluşturdular.
Sanal diyorum çünkü futbol tarihimizde ilk kez taraftarsız bir takım şampiyonluğa yaklaşıyor.
Kalpten söylüyorum; umarım bu durum futbolun büyüsünü bozmaz.
İlgiyi azaltmaz.
***
Garip ama gerçek... Dönüp dolaşıp yine yabancı oyuncu sınırlamasına geliyoruz. Oyunculara, teknik adamlara veya duayenlere sormadan alınan, planlama hatası olan bir karardan bahsediyorum.
Yakın zamanda yerli oyuncu piyasasının nasıl bir hal alacağını hep beraber göreceğiz. Zaten defalarca yaşadık bunları. Adamın günahına giriyorum fakat hazır olun yeni Tarık Çamdallar yolda ve geliyorlar. İsmini yazmadığım bu piyangodan daha önce yararlanan eski arkadaşlara da selam olsun. Mehmet Topuz'a da...
Aslında fazla kafaya takmayalım.
Nasıl olsa bir gün yeni bir başkan gelir ve yeni bir düzenlemeye tekrar gideriz.
Sazı ele almışken, küçük bir anekdotu da paylaşayım sizinle.
Düşme hattındaki takımların oynadıkları maçlarda oyunculara kazanma halinde verdikleri primleri duyunca gözlerim fal taşı gibi açıldı.
Sizin bir fikriniz var mı bilmiyorum ama 200 bin liradan bahsediyorum.
Bugün bu rakamlara değiniyorum çünkü son hafta primlerin milyona kadar rahatlıkla çıkacağından eminim. Sonuç olarak biz insanoğlu küçük sayıları pek sevmeyiz.
Hedeflerin de, rakamların da büyüğü ilgimizi daha çok çeker. Sevgili dostum Mesut Yar'ın her zaman söylediği gibi; küçük işler sineğe benzer, ister istemez mide bulandırır.
Bazıları futbolda siyaset var algısı yaratmayı da ihmal etmedi. 'Savaşta her şey mübahtır' felsefesini gayet iyi bir silah olarak kullandılar. Bugün finale yaklaşırken konunun öyle olmadığını kendi gözlerimizle görme şerefine ulaştık. Anlayacağınız üzere Trabzonspor'u ekarte etmenin algı yönetimini başarı ile gerçekleştirdiler.
'Düşmanımın düşmanı dostumdur' diyerek ciddiye alınacak sayıda sanal taraftar da oluşturdular.
Sanal diyorum çünkü futbol tarihimizde ilk kez taraftarsız bir takım şampiyonluğa yaklaşıyor.
Kalpten söylüyorum; umarım bu durum futbolun büyüsünü bozmaz.
İlgiyi azaltmaz.
***
Garip ama gerçek... Dönüp dolaşıp yine yabancı oyuncu sınırlamasına geliyoruz. Oyunculara, teknik adamlara veya duayenlere sormadan alınan, planlama hatası olan bir karardan bahsediyorum.
Yakın zamanda yerli oyuncu piyasasının nasıl bir hal alacağını hep beraber göreceğiz. Zaten defalarca yaşadık bunları. Adamın günahına giriyorum fakat hazır olun yeni Tarık Çamdallar yolda ve geliyorlar. İsmini yazmadığım bu piyangodan daha önce yararlanan eski arkadaşlara da selam olsun. Mehmet Topuz'a da...
Aslında fazla kafaya takmayalım.
Nasıl olsa bir gün yeni bir başkan gelir ve yeni bir düzenlemeye tekrar gideriz.
Sazı ele almışken, küçük bir anekdotu da paylaşayım sizinle.
Düşme hattındaki takımların oynadıkları maçlarda oyunculara kazanma halinde verdikleri primleri duyunca gözlerim fal taşı gibi açıldı.
Sizin bir fikriniz var mı bilmiyorum ama 200 bin liradan bahsediyorum.
Bugün bu rakamlara değiniyorum çünkü son hafta primlerin milyona kadar rahatlıkla çıkacağından eminim. Sonuç olarak biz insanoğlu küçük sayıları pek sevmeyiz.
Hedeflerin de, rakamların da büyüğü ilgimizi daha çok çeker. Sevgili dostum Mesut Yar'ın her zaman söylediği gibi; küçük işler sineğe benzer, ister istemez mide bulandırır.