Ehven-i şer
Galatasaray için yenilgi felaket demekti, bitiş demekti. Maçtan önce yağmaya başlayan yağmur, ev sahibinin o kendi istediği pas futbolunu uygulamasına izin vermeyecek nitelikteydi. Doldur boşaltı sevmeyen Fatih Terim'e gerçek anlamda şoktu bu hava.
Sarı-kırmızlıların bu yılki modası kolay gol yemek. Geçen sezon takım savunmasında elde edilen başarının tersine bu sezon rakipler her gelişte bir şeyler buluyorlar. Nitekim Cluj, -ki maç boyunca Galatasaray kalesine doğru dürüst gelemediler-
Braga'nın aksine, ilk yarı 3 kez geldi. Biri gol oldu, diğerleri pozisyon. Böyle bir ortamda en son istenecek şey. Cluj karşısında dripling ustası Amrabat çaresiz kalıyor, Hamit'in Alman ekolü şutlarının dışında rakip tehdit edilemiyordu.
Cluj'un 10 kişi kalması ve kazanılan penaltı kaderi değiştirebilirdi.
Melo hiç de iyi başlamayan sezonunu iyice kâbusa dönüştürdü penaltıyı kaçırarak.
Bir de bu şanssızlıklara Elmander'in sakatlığı eklendi.
İşler hiç de iyi gitmiyordu.
Ezici üstünlükle oynadı
İkinci yarıda 10 kişilik rakibinin iyice kapana kıstırdı G.Saray. İstediği gibi sağdan, soldan ortalar yapmaya başladı.
Cluj savunması topa kafa vurmaktan tepe sersemi oldu.
Oyun Cluj ceza alanının önünde oynanınca Riera ve Amrabat daha işler hale geldi. Ne var ki Melo'nun da katılımıyla üçe çıkan Galatasaray forveti uzun süre etkisiz kaldı. Şampiyonlar Ligi'nde bir türlü gol atamayan Galatasaray nihayet Burak'la beraberliği buldu.
Böylesine ezici bir üstünlükle oynanmış bir 45 dakika sonunda galibiyet gelmeliydi.
Yenilmektense berabere kalmak iyi. Cluj'u seyredince Galatasaray'ın Romanya deplasmanından galibiyetle ayrılmasının sürpriz olmayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.