Seferberlik ilan etmeliyiz
Olimpiyat düzenlemek için sadece tesis ve sporcu da yetmiyor. Medya gerekiyor, üstüne de en önemlisi spor sever gerekiyor. Londra'da olağanüstü bir seyirci vardı. Kürek yarışları bile doluydu. Londra Olimpiyatları dönüşü, Japon sporcuları binlerce kişinin karşıladığını hatırlıyorum. Seyirci konusunda neler yapmalıyız?
- 1980 Olimpiyatları'nda Moskova'ya gittiğimizde oradaki akredite Türk gazeteciler arasında kavgalar çıkardı. Çünkü imkanlar kısıtlı ve herkese katıldığı branşa göre akredite yapılıyor. Mesela yüzmenin yeri belli...
Medyaya ayrılan yer diyelim; 100 kişilik...
Onun 50 tanesini, Amerika, Avustralya, Hollanda gibi en iddialı gelen ülkelere veriyorlar.
Geri kalan 50 tanenin, 40 tanesini diğer katılan ülkelerin gazetecilerine veriyorlar, sona kalan 10 taneyi de o branşa hiç katılmayan ülkelerin gazetecilerine kura ile veriyorlar.
Türkiye, Moskova Olimpiyatları'nı boykot etti, katılmadı. Amerika'nın peşine takılıp...
Türkiye'nin katılmadığı olimpiyatlarda o kadar çok Türk gazeteci vardı ki o kuralarda kavga çıkardı.
2012 Londra Olimpiyatları'nda kaç tane Türk gazeteci vardı? 1980'deki gazetelerin imkanlarını düşün bir de 2012'deki gazetelerin imkanlarını düşün? 1983 Dünya Atletizm Şampiyonası'nda, Allah'ın unuttuğu Finlandiya'da kaç kişiydik biz!..
GİTMEYECEĞİMİ AÇIKLADIM
Olimpiyat oylamasının yapılmasına bir ay kala Moskova'da Dünya Atletizm Şampiyonası var, bir tane Türk gazeteci yok, bir tane!..
2000 yılında Sydney'den döndüğüm zaman bir yazı yazdım. "Bundan sonra Dünya Atletizm Şampiyonası, Olimpiyat ve Dünya Kupası'na gitmiyorum. Çünkü ben bunları yeterince gördüm. Bir tek 2003 Paris istisnasını koyuyorum kendime oraya da gideceğim ama onun dışında bir daha hiçbir organizasyona gitmeyeceğim. Türkiye'nin akreditasyon imkanı çok kısıtlı, artık bir genç arkadaşın yerini almak istemiyorum" dedim. Aynen, yazım duruyor.
Arkadaşlar kimleri gönderdi? Milliyet, Hürriyet, Sabah kimleri gönderdi? Televizyondan seyret, ajanslardan resmi al, koy! Olimpik gazetecisi yok Türkiye'nin! Adam görmüyor mu?
Dünyadaki basın merkezlerine gittiğin zaman en gürültücü masa, Yunanistan ve Türkiye'nin masasıydı. Masaları yan yana da kurardık ve 40 kişi falan olurduk. Onlar bize hediyeler getirirdi, biz onlara... Bizim üzerimizde Yunan tişörtleri, onların üzerinde Türk tişörtleri... Şimdi Türk gazeteci yok!
Olimpiyata yapılıyor, Türk gazeteci yok; Dünya Atletizm Şampiyonası'nı yapılıyor, Türk gazeteci yok!
Ülken olimpiyatı takip etmiyor, ülken olimpik sporları takip etmiyor. Ülkende olimpik sporları yapanlar komik, düşük, yok neredeyse...
Ata sporumuz güreş dahil...
Son Dünya ve Avrupa Şampiyonaları'nda güreşin haline bakın; Türkiye'nin bütçesinden en çok para yiyen halter ve güreşin haline bakın!
Yıllar yıllar evvel Almanya ile eşleştik. İlk maç orada oynandı ve 0-0 bitti sanırım, burada Almanya'yı 1-0 yensek, eleyeceğiz.
Baba Gündüz ile sohbet ediyoruz. "Baba ne dersin eleyebilir miyiz" dedim. "Ne hakla!" dedi. 'Tabii futbolda her şey olur, o maçı kazanabiliriz de ama hakkın var mı Almanya'yı elemeye!.. futbol üzerine Almanya'daki organizasyonu düşün bir de bizimkini..."
O zaman çim sahamız yok. İnönü Stadı'nda balçığın içinde oynuyorsun, böyle iyi oynayan bir takım geldiğinde de sahaya itfaiye girip suluyor, iyice batak olsun, adamlar hiç topa vuramasın!
Real Madrid ile öyle 1-1 (1958) berabere kaldı Beşiktaş!.. İstanbul'a yağmurun zerresi düşmemiş, saha dize kadar çamurdu! 'Real Madrid top oynamasın' diye ki o meşhur Real Madrid gelmiş Türkiye'ye... Kopa, Puskas, Gento'lu takım... Bir tek Di Stefano gelmedi, öbürleri İstanbul'daydı. 'Böyle bir takımı seyretme fırsatı bulacağız' diye iftihar edeceğimize zaten toprak olan sahayı bir de suladık ki adamlar topa vuramasın!
Senin kafan bu! İyi yarışmak değil; ne olursa olsun kazanmak! Baba Gündüz, "Ne hakla!" dedi ve bana Almanya'da 8 yaşından başlayarak çocukların top oynamasını sağlayan organizasyonu anlattı. Çünkü o her yaz, İngiltere'ye, Almanya'ya, İtalya'ya giderdi, ne olup bittiğine bakardı. Gördüğüm en araştırmacı teknik direktördü.
Bizim teknik direktörlerimiz Türkiye'de yapılan U20 Dünya Kupası'nı seyretmediler!
Fatih Terim'den başlayarak 'Ben şu kadar maç seyrettim' desinler bakalım. U20'ler Türkiye'ye gelmiş. Yani geleceğin yıldızları...
Maradona, Avustralya'daki U20 maçlarında ortaya çıktı.
Onu orada keşfettiler. Ayağına kadar gelmiş, git izle...
Baba Gündüz, Almanya'da 8 yaşından başlayarak neler yapıldığını bana anlattı ve "Şimdi senin bu Almanya'yı elemeye hakkın var mı arkadaş!" dedi.
Şimdi senin Tokyo'dan olimpiyat almaya hakkın var mı? Truva harabeleri gibi tarihi filmlerin çekileceği bir stadyumun var orada...
Hiçbir işe yaramayan, yüz karası...
Onun dışında hiçbir şeyin yok. Efendim, 'İki kıtada yapılan ilk olimpiyat!' Buna da olimpiyat vermezler.
Biz olimpiyatı istiyorsak TRT'nin önderliğinde harekete geçmeliyiz... Evvela TRT'nin başına olimpiyatın ne olduğunu bilen ve anlayan bir genel müdür koyacaksın ve o genel müdür, TRT'nin spor servisini olimpik organize edecek. Sidik (bu kelimemi kısaltarak yazma, lütfen) yarışı için değil... TRT Spor Servisi, olimpik yayın yapmıyor, sidizm yapıyor! 'Özel televizyonların hangisini geçerim de üç paralık reyting alırım'ın peşinde!..
CESARET EDEN GELSİN
Burnumuzun dibinde Dünya Atletizm Şampiyonası yapılırken ve orada Türk atletleri yarışırken sen devlet televizyonunda, Bundesliga'nın alakasız iki takımının maçını yayınlıyorsan, olimpiyat almaya hakkın yok arkadaş!.. Olimpiyat almanın birinci yolu; evvela olimpik bir ülke olacaksın.
Bütün Türk medyasına soruyorum; bayramdan sonra Dünya Atletizm Şampiyonası'nı konuşmak için cesaret edip bana gelecek olan var mı? Hadi, bayram süresince ders çalışsınlar, onlara süre de veriyorum.
Moskova'da neler oldu, neler olmadı; benimle konuşacak bir tane gazeteci var mı acaba!..
Türkiye'den kaç para aldı?
Gezi olaylarının, olimpiyat adaylığımıza etkisi de adaylık sürecinde sıkça konuşuldu ve son olarak Londra'daki Liderler Zirvesi'nde gündeme geldi. İngiliz medya patronu Martin Sorrell, "BBC'nin yanlı ve abartılı yayınları Türkiye'nin olimpiyatları almasını etkiledi" dedi. Siz ne düşünüyorsunuz, Gezi'nin Buones Aires'e etkisi ne kadardır?
- Palavra... Geçiniz. Onu açıklayan muhterem zat Türkiye adına lobi yapmak üzere görevlendirilen halkla ilişkiler şirketinin sözcüsü, patronu, sahibi neyse... Yani Türkiye'nin maaşlı adamı... 'Ben başarılı olamadım, kaybettim' diyemiyor, 'Efendim BBC böyle yayın yaptı, biz ondan kaybettik.
Yoksa biz işi ayarlamıştık, lobileri' diyor. Geçiniz onu...
ŞİKE KIYAMETİ KOPTU
O muhterem zat, bu iş için şirketinin Türkiye'den kaç para aldığını açıklasın, ondan sonra oturup konuşalım.
Gezi olaylarının yansımasından söz edenler, orada patlayan, infilak eden, etrafa radyasyonlar yayan, on binlerce insanı göçe zorlayan Fukuşima'yı niye konuşmuyorlar?
O niye etkilemiyor? 'Gezi' dediğin İstanbul'da 100 metrekare meydan...
O etkiliyor da 'Tokyo'ya kadar radyasyonu geldi mi, gelmedi mi' diye kıyametler kopan Fukuşima etkilemiyor, öyle mi?
Adaylığımız öncesi patlayan doping olayları da adaylık toplantısının gündem maddesiydi. Hatta sunum sırasında sorulan sorulardan birisiydi. Doping konusunda da artık daha dikkatli olmamız gerekiyor herhalde...
- Tokyo'nun yarısı kadar puan aldığımız rapordaki maddeler arasında doping, şike ve ırkçılık var. Akdeniz Oyunları'nda benim bayrağımı ırkçılıktan 6 ay ceza almış güreşçi taşıyor! Şike kıyameti kopmuş, hem de Fenerbahçe gibi dünya popüleri bir takım dolayısıyla... Doping birbiri ardına 30 atletimiz, 40 tane halterci, güreşçimize kadar sıçramış. Kırkpınar Başpehlivanı dopingli çıkıyor bizim ülkemizde; daha bunun ötesi var mı? Uzman kurulun raporu bunların hepsini içerdiği için biz Tokyo'nun yarısı kadar puan aldık ve Doha'nın iklimi ve tarihi uymadığı için biz son 3'e kaldık.
Tokyo'da nasıl bir olimpiyat bekliyorsunuz?
- Ben Tokyo'da 1991'de Dünya Atletizm Şampiyonası'nı izledim. Olimpiyat'ın 'olim' kısmı... 'Piyat'ı yoktu, 'olim' vardı orada ve mükemmeldi, her şeyiyle mükemmel bir organizasyondu.
Özetlersek, 2024'e aday olmalı mıyız ve aday olacaksak şimdiden neler yapmalıyız?
- 14 sene iyi bir süre ama; 1- TRT'nin organize olması lazım. Tekrar tekrar söylüyorum, TRT'siz olmaz. Bu medya ile biz olimpiyat alamayız. TRT olimpik kuşaklar yetiştirecek.
2- Spor Bakanlığımız organize olacak.
Siyaset için değil, spor için...
Federasyon başkanlıklarına Suat Kılıç'ın adamları gelmeyecek! O sporu ileriye götürecek insanlar gelecek.
Başbakan'ın verdiği 28 milyon liranın hesabını hâlâ veremeyen ve Türk basketbolunu bu hallere düşüren Turgay Demirel gelmeyecek.
Türk basketbolunu olimpiyatlarda yarı final, final oynatabilecek organizasyonu yapacak bir federasyon başkanı gelecek.
3- '2024 Olimpiyatları İstanbul'da yapılacak' diyecek o Spor Bakanı... '2024 Olimpiyatları'nda Türkiye adına yarışacak sporcu 24 yaşında olacak. Yani bugün o çocuk 13 yaşında' diyecek. Yani 10-13 yaş arasından başlayarak bir spor seferberliği ilan edecek. Atletizm, yüzme, kürek, kano, eskrim neyse...
Ben 1988'de Kore'ye gittiğimde şaşırdım kaldım. Hemen hemen her gittiğim yerde bir Koreli vardı finalde... Kore'nin dünyada adı sanı yok. "Kore'den eskrimci, kanocu, kürekçi nereden çıkıyor?" dedim. Amerikalıyı döven boksör çıkardılar adamlar ringe ve olimpiyat şampiyonu oldu.
Sonra soruşturduk tabii 'nereden çıktı bunlar!' diye... 15 sene evvel başlamışlar o olimpiyatlar için sporcu yetiştirecek organizasyonu
kurmuşlar.
UĞUR ERDENER YIRTINDI
Türkiye'de bugün 2020'yi biz almış olsaydık, 2020'de 24 yaşında olacak adam, 2013'te 17 yaşında... 17 yaşından sonra adama ne öğretirsin!
Yani bundan en az 7 sene evvel benim o olimpiyatta yarışacak sporcular için bir planla programla çalışmaya başlamam lazım. Kano tesisi yapmak yetmez, o tesiste yarışacak sporcun yoksa ne yapacaksın kano tesisini! İzmir, Akdeniz Oyunları ve Universiad yaptı.
Ne oldu o tesisler? Çok güzel bir şarkımız vardır bizim; 'Neyleyim köşkü, neyleyim sarayı, içinde salınan yar olmayınca!' İçinde yarışan sporcu olmayınca tesisi neyleyim ben ya!.. İşte İzmir'in başına bela! Halkapınar Stadı dahil hepsi İzmir'in başına bela!..
Mersin öyle. Kimse konuşmuyor Mersin'deki rezaletleri... Bugün Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) Başkanı kim: Thomas Bach. Thomas, Mersin'deki Akdeniz Oyunları'nın açılışına geldiğinde protokol tribününün birinci sırasında adama yer vermedik biz!
Uğur Erdener yırtındı, organizasyon komitesine dedi ki; 'Bu adam yüzde yüz Jacques Rogge'un yerine gelecek, IOC'nin yeni başkanı olacak. 'Yapmayın, arka sıraya oturtmayın adamı.' O zaman söylemedim ben bunları, şimdi söylüyorum. Ortalığı karıştırmayalım, olimpiyat oylamasının öncesinde bir de bunların 'dedikodularına girmeyelim' diye. Mersin'de ön sıra Ankara ve Mersin protokollerine ayrılmış, eşleriyle falan oturuyorlar!
Olimpiyat Komitesi'nin başkanı olacak o zamanki ikinci adam arka sırada oturuyor. O Thomas sana oy verir mi Buenos Aires'te?
Bütün Uluslararası Olimpiyat Komitesi çalkalanıyor; 'Türk Spor Bakanı'nın eşi çıkmış madalya vermiş' diye. Ben dışarıdan öğrendim olayı; düşünebiliyor musun? Türk medyasında haber bile yok; 'Yahu bakan eşi ödül verir mi kardeşim!' diye...
Nereden bakarsan bak tutunacak dalımız yok! O zaman işte diyorum "Bizim hakkımız mı olimpiyatı almak?" Onlar vermediler o ayrı...
O aynayı görüyorum. Ama verselerdi bizim hakkımız olacak mıydı? 2024'e talip olacaksak evvela bunun bir planını ve programını yapacağız.
1- 2024'ün olimpik seyircisini yetiştirmek TRT'nin görevi...
2- 2024'ün olimpik sporcusunu yetiştirmek Spor Bakanlığı'nın görevi...
3- 2024'ün olimpik tesislerini ve şehir trafiğini çözümlemek İstanbul Belediyesi'nin görevi...
Bu sacayağını kuracağız bugünden... Mesela İstanbul Belediye Başkanı'na diyeceğiz ki; 'Buralarda olacak tesisler, metronu buralara göre yap, sadece yerleşime göre değil.' Çünkü İstanbul trafiğinde adamları artık otobüsle taşıyamazsın. Bunu yaparsak 2024'e aday olalım, bunu yapamazsak bundan 4 sene sonra 2024 oylaması geldiğinde yine bu durum olur.
O zaman da Spor Bakanı kimse bu sefer o der 'Kına yaksınlar' diye!..
Röportaj: Bülent CAN
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.