Galatasaray, Akhisar'a yenildi, hataları vardı ama herhalde bu kadar olayın arasında en suçsuz adam Mancini'ydi.
Mütevazı kadrosu ile sahasında 8'de 8 yaparak müthiş bir başarının altına imza attı.
MANCİNİ İYİMSER KONUŞTU
Mancini'nin bana sorarsan bir tane yanlışı vardı: Devre arasında Sabri'yi oyundan aldı. Sabri, Galatasaray'ın en hırslı, en çok koşan ve takımı da beraber koşturan adamıydı. Onun yerini tutacak adam geri kalanlar içinde yok. Yayıncı kuruluşta ve gazetelerde hala Drogba palavraları devam ediyor. Drogba attığı gol pozisyonundaki hamlesi için bu takımda oynuyor sadece... Onun dışında Drogba oyunda yok. Kimse kimseyi kandırmasın. Ama gol pozisyonlarındaki ustalığı yüzünden yüceltiliyor, aynen Fener'in Alex'i kullanması gibi... Drogba'nın takımı 10 kişi oynatmasına 80- 85 dakika razı olabilir Galatasaray ama Drogba 'o golü atsın' diye oynatılırken Galatasaray 10 kişi oynamıyor, 9 kişi oynuyor. Çünkü Sneijder hiç oynamıyor. İnanamıyorum; Sabah gazetesinde Rıdvan'ı (Dilmen) okuyorum, "Sneijder; Yekta, Ceyhun ve Burak'tan daha iyi oynamış ama yine kötüymüş!" Nasıl iyi oynamış ya!.. Yekta'dan, Ceyhun'dan, Burak'tan nasıl iyi oynadı, hangi iyi hareketi yaptı. Taktiksel olarak ne işe yaradı, Galatasaray'ın oyununa hangi katkıyı yaptı, Rıdvan bana bir anlatsın! Telefon etsin anlatsın, odama gelsin anlatsın, 'Hıncal sen şunu görmedin' desin. Yine bol miktarda sahte koşu, yine bol miktarda yanlış pas... Galatasaray'ı 9 kişi oynatmakla kalmadı rakibi de fazla oynattı. Bu Sneijder dururken Sabri'yi oyundan alması yanlıştı. Bir de Umut'u oyuna sokmakta çok geç kaldı bence... Burak ile başlamasına hiç itiraz etmiyorum. Ama adam haklı, "En az bir aya ihtiyacım var" diyor. Yine de iyi... Ben Mancini'nin yerinde olsam, 'Ligin ikinci yarısında takımı toplarım. Çünkü bu takımın şiddetle transfere ihtiyacı var' derdim. Fatih Terim'i yok etmek için, Fatih Terim'in verdiği listeden kimseyi transfer etmeyen çilekçiler, bu takımı 16 kişi ile sahaya çıkacak hale düşürdüler.
Vedat İnceefe, istifasını verdikten sonra Galatasaray Başkanı Aysal hakkında çok ağır ifadeler kullandı.
Taraftarların, Terim'e desteği sürüyor. Akhisar maçı öncesi ve sonrasında destek tezahüratları vardı. Bu destek Mancini'yi ve futbolcuları nasıl etkiler?
Bu konuda en doğru lafı yine Mancini etmiş; "Bu kadar başarılı bir hocanın ardından tribünlerin bağırması normal..." Niye etkilesin ki!.. Şimdi Türkiye'de önemli sorun hakemler... Bu hakemleri besleyen ve bu yönde beyinlerini yıkayan medyamız... Arka arkaya iki utanç verici yönetim izledim ben; ikisinde de medya göklere çıkardı. Galatasaray maçının ve Fenerbahçe maçının hakemleri... Galatasaray maçının hakemi Barış Şimşek, 'Galatasaray puan almasın' diye elinden gelen her şeyi yaptı. Bütün yorumlarını Galatasaray aleyhine yaparsa o hakemin tarafsız olduğunu bana kimse anlatamaz. Bir matematik söyleyeceğim: Maçı dört dakika uzattı. Bu dört dakikanın son dakikası içinde Hamza bir oyuncu değiştirdi. O oyuncu sahanın diğer tarafından bu tarafa yavaş yavaş yürüyerek geldi, oyundan çıktı, öbür oyuncu girdi. En az 35-40 saniye sürdü onun dışarı çıkışı... Dördüncü dakika bitti, düdüğü çaldı. 30 saniye evvel olmuş olay!..
SOW'UN RÖVEŞATASI FAUL
FIFA diyor ki 'Her oyuncu değişikliğine yarım dakika ekleyin yorum olarak.' Ama; 'Ne olur ne olmaz, Galatasaray o 30 saniyede bir gol atabilir, hazır üç puan kaybetmişken bir an evvel maçı bitireyim!'Çünkü bütün maçı o kafayla yürüttü. Aynı hareketi Akhisarlı yapıyor devam, Galatasaraylı yapıyor faul!.. Galatasaraylıya yapıyorlar devam, Akhisarlıya yapıyorlar faul!.. Hüseyin Göçek aynı derecede Fenerbahçe yanlısıydı yorumlarında... O da damgayı son saniyede vurdu. Sow'un röveşatasına faul vermeyecek hakem dünyada yok. Gol olsa maç bitiyor, santrasız. O röveşataya 'devam' dedi! Maçın skorunu değiştirecek; Fenerbahçe'yi bir puandan üç puana yükseltecek, Trabzonspor'u bir puandan sıfıra düşürecek röveşata gözünün önünde oldu 'devam' dedi! Yayıncı kuruluştan artık utanıyorum. Hem spikerleri hem de arkasından yorum yapan Maratoncularıyla, Markus Merk başta... Bir Fenerbahçe-Trabzon yorumu yaptı, felaket... Aynı hareketleri arka arkaya görüyorsun; Trabzon'a gelince 'Fenerbahçeli oyuncunun yaptığına faul yeter, faul bile yoruma bağlı, kart gerekmez', Fenerbahçe'ye gelince 'Muhakkak Trabzon'a kart gösterilmesi lazım!' İnanamıyorum ya! Markus Merk gibi bir adam böylesine eyyamcı...
MARKUS MERK ÇILDIRTIYOR
Erman Toroğlu'nun niye kovulduğu anlaşılıyor. Markus Merk orada Fenerbahçe'yi ve maçın hakemini savunmakla görevli birisi ve Markus Merk'in artık insanı çıldırtan yorumlarına 'ses' çıkartmıyor sevgili Şansal kardeşim!.. Bütün maç boyu bir tane Fenerbahçe aleyhine yorum yaptı; "Hakemin verdiği karar doğrudur" dedi ve Şansal ilk defa müdahale etti Markus Merk'e... "Ben buna katılmıyorum" dedi!.. Bu, 'Ondan evvel Markus Merk'in söylediği bütün saçmalıklara katılıyor' demek. Şansal'a yakışır mı bu! Bir korkunç hakem müessesesi, ondan da daha korkunç bir yayıncı kuruluş müessesesi, üstüne de bu zavallı federasyonla Türkiye'de futbol giderek izlenmez hale geliyor. Bizi futbola bağlayan tek şey Avrupa maçları... Trabzon ve Galatasaray oradan ayaklarını çekerlerse bitmiş; yazıklar olsun.
***
BiR TELEFONU YETER
Erman Toroğlu ile Hürriyet'in de yolları ayrıldı. Toroğlu'nun reklamda oynadığı gerekçesiyle gönderilmesini doğru buluyor musunuz?
ŞİKE DAVALARI OLMASA
Aslında sinyaller geliyor gibiydi. Son dönemde Toroğlu'nun Hürriyet'teki yeri maç yazılarıyla sınırlı kalmaya başlamıştı.
Editör: Bülent CAN