Terzi!
Bundan 3 yıl önce mahallenin ortasında ilginç bir adamla karşılaşmıştım da "biliyor musunuz" demişti, "ben başyukarı düşerim." Sonra da gerekçesini açıklamıştı. "O yüzden bulutlarla haşır neşirim." Aynı dili konuştuğumuza inandığım için yadırgamayıp sormuştum; "başka neler yaparsınız?" Cevabı akıllı geçinenlerin üzerindeydi. "Evdeki televizyonu ters çevirdim, içi boş insanların başının aşağıda olması hoşuma gidiyor, gazetelerde de sadece ölüm ilanlarına bakıyorum, çünkü tek gerçek onlar." Kendisine deli diyorlarmış da gururluydu. Bir terziye gitmekten bahsetmişti. Kendisine biçilen ömür için elbise diktirmek istediğini söyleyince terzi onu terslemiş. Bu konudaki tavrı netti; "herkesin diktiğini diken terziyi ben ne yapayım!"
O adamı unutmadım. F.Bahçe'nin neden şampiyon olamadığı gerçeğine bu adamın söyledikleri ilham verdi. Bir tarafım "eski gömleklerimizin yakasını değiştirip giymeyi gençliğimizdeki çaresizlik icat etti, inanmayan terzilere sorsun" dedi, bir tarafım "ne zaman ki kabadayılık, kara para ve ahlaksız düdükler öne çıktı, kirli gömlekler moda oldu" dedi. Haksızlıklarla gerçekler arasında konuyu derinleştirdim. F.Bahçe'nin giden şampiyonluklarında hakemlerin rolünü de inkar etmedim, teknik adamların ve yanlış transferlerin yan etkilerini de!
Yıllardır izliyoruz, milyonlarca dolar ödenen yabancı futbolcuların ipek farz edilen kumaşları bazen yırtık çıkıyor. Oysa bildiğimiz bir şey varsa; usta terziler sökükleri onarmakla yeni takım elbise dikmek arasında uzun zaman harcamaz, ayrıca kumaşlar farklı olsa da usta terzilerin yanılma payı olamaz. Mourinho bu usta terziliği henüz gösteremedi. Büyük umutlarla alınan adamların üzerine dikilenlerde ya dikim hatası var ya kumaşlar kötü. Ya da bazıları olmaması gereken bir "model olarak" sahada! Giysilerin sergilendiği mağazalardaki cansız vitrinlerin bile nasıl özene bezene seçildiği ortadayken, futbolculara da sorumluluk yüklemek gerekiyor. O yüzden hep sorarım; "sizler istediğiniz her şeyi alıyorsunuz da sizlerden istenen bir şeyi niye vermiyorsunuz?"
Hala tam anlamıyla oturmamış bir kadrodan bahsediyoruz. Sivasspor maçında F.Bahçe adına iyi işaretler gördüysek bu gidişin önünün kesilmemesi gerekiyor. Futbolu Mourinho bilir, o yüzden "İrfan Can Kahveci ancak sakat veya cezalı olduğu zaman bu takımda forma giyemez" gerçeğinde inat ediyorsak kusurumuza bakılmasın. Mourinho'nun kartvizitinde "dünyanın en önemli teknik adamlarından biri" yazıyor diye kendisinden usta terzilik beklemek yanlış adrese mektup göndermek sayılıyorsa, hazır giyimin moda olduğu bir dönemde yaşadığımı unuttum farz edilsin!
Bizler mahalle terzilerinin çok değerli olduğu yılların çocuklarıyız. İspanyol paça pantolonların hayal terzileri de ya sinemanın jönleri olurdu ya da dönemin şarkıcıları. Leblebi tozu satılırdı pazarlarda, bugünün şekerlemelerinin yanında efsane. Kömür taşıyan kara vagonların yerini kara parayla caka satılan lüks otomobiller aldı. Hayat diken terziler kalmadı, dostuna kefen dikenler moda artık. O yıllarda çocuklara sorulurdu, "büyüyünce ne olacaksın?" diye. Ben de birkaç yıl önce bir yakınımın çocuğuna sormuştum da aldığım cevaba bakın. "Terzi olacağım, önce boyumun ölçüsünü alacağım sonra da etliye sütlüye karışmasın diye ağzımı dikeceğim. Büyüyünce nasıl olsa sustururlar beni!" Not: Kırın şifreyi!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.