22 Ekim 2024 | Salı

Kabus kahramanı!

Samsun'da oynanan futbol alınması beklenen 3 puanı karşılamıyorsa, sahada "gücümü saklamayacak kadar kendime güveniyorum" diyen bir Samsunspor varsa ve saha kenarındaki Mourinho manzarayı seyre dalıyorsa, Fenerbahçe için giden 2 puandan çok daha fazlasıdır! H H H
İrfan Can Kahveci ve Maximin'in kulübede durduğu her dakikanın teknik adamlık cinayeti olduğunu söylersek haksızlık etmeyiz. Özellikle ilk yarıda topu sürekli olarak havalandıran ve maçı voleybol havasına sokan takımını görmek istemeyen bir teknik adamın, belki başka planları vardır. O yüzden bu beraberliğin tek sorumlusu varsa o da Mourinho'dur. Eğer bir apolet istiyorsa; "kabus kahramanıdır!" Koca Fenerbahçe'nin öne geçtikten sonra topluca savunmaya çekilmesi de Mourinho'nun hezimetidir!


Daha ligin başı, eleştirilerimizi insaflı yapmak gibi bir yükümlülüğümüz var ama takımda ışık yoksa, kadro hala tam anlamıyla belirlenmemişse ve formanın içinde ruh yoksa, cümlelerimizin kusuruna bakılmasın, sahaya bakılsın! Basın toplantısındaki sorularda bile medyaya yüklenen Mourinho'ya mahsuben bir zahmet aynaya bakılsın!


Takım olmanın sırrı imece ruhudur, birbirine tutunmaktır, bunu ıstırap olarak görenlerin takımda yeri yoktur. Teselli kapsamında duran hayallerin yıkıldığı maçlar, teknik adamlar kadar futbolcuları da ele veren maçlardır. En Nesyri'nin kaç dakika oynarsa oynasın "hayra alamet olmayan" bir duruşu var. Böylesine pahalı bir transferin takıma faydalı olması için daha ne kadar beklenecek? Tadic'in pahalı arkadaşı Kostic'in hazır olmadığı apaçık ortada. Fred mumla aranıyor. Yanlışların gölgesi futbolun önünü kesiyorsa, bu adamların kesilmesinden doğal ne olabilir? Bunun cevabını da yine Mourinho vermek zorundadır!


Galatasaray, Antalya'da kazanırken futbol kalitesini göremediysek, söylenecek sözümüz bellidir. "Bazen sonuçlar avutur futbolu, bazen de harika goller." Osimhen'in attığı gol alkışlara "lehimlendi!" Böyle bir gole ekran başındaki izleyiciler bile ayağa kalkmıştır eminim! Kerem Aktürkoğlu'nun gidişinin Galatasaray'a kazandırdığı hazinenin adıdır Yunus Akgün. Tertemiz bakışlar, harika sol ayak, maçın her anında kendini oyunda hissetme duygusu. Top ayağına geldiğinde bir şeyleri müjdeliyor sanki. Onun yaptıklarını yabancı bir futbolcu yapsa, yere göğe konmaz. Ama yerli futbolcularla yabancılar arasındaki "hak arama çalışmalarında" yabancılara verilenler yerlilere verilmez.


Konyaspor karşısında ikinci yarıda gol atamayan Beşiktaş, ilk yarıda 2 gol atan Beşiktaş'ı ikiye katlardı. İkinci yarıda oyun açılımı, girilen pozisyonlar en azından tribünlerin gönlünü okşadı. Beşiktaş adına maçın öznesi; "istersem kazanırım!" Gizli özne; "kazanmaya yetecek kadar pozisyon buluyorsam, o pozisyonları harcamakta da sakınca görmüyorum!" Takımdaki en sağlam duruş Masuaku'da. Top ayağına yakıştığı gibi, hızlanan treni andıran bindirmeleri dikkat çekici. Emirhan Topçu'nun da takıma adapte olduğu ortada.


Haftanın en güzel görüntüleri Beşiktaş-Konyaspor maçı öncesi Tüpraş Stadyumu'ndaydı. Cumhuriyet Bayramı'na mahsuben çocukları aileleriyle birlikte maça davet eden ve stadı çiçek bahçesine dönüştüren Beşiktaş Kulübü'ne saygılarımı sundum. Sonra da o muhteşem manzaraya bakıp kendi kendime söylendim. "Statlar kadar eski olmalıydı" dedim, "top oynadığımız arsalar ve çocuklarımızın parkları!"

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor