Korku filmi
Senaryo yazarı bir arkadaşım ve çocuğuyla pazar günü sohbetteydim.
İkisi de Fenerbahçeli.
Masallardan açılan konu, sinema filmlerine uzandı.
Çocuk korku filmlerine meraklı. Merak edip sordum, "En sevdiğin korku filmi hangisi?" Çocuk cevap verdi. "Fenerbahçe maçları!"
Babası bile bu beklenmedik cevaba şaşırdı.
* * *
Biz gazeteciler, böyle zamanlarda kendi fotoğraf albümlerimize bakarız.
Eski sinemalara.
O yüzden kaybederken bile göğüs göğüse mücadele eden futbolcuları hatırlatırız.
Kazanırken saklambaç oynayanlara inat.
Gökhan Gönül, "Çalım atmaya bile korkuyorum" diyorsa, çocukların korkmasından doğal ne olabilir.
Sadece çalım atmaya korksalar neyse!
Eleştiriden de korkuyorlar.
Müzmin sakat olmakla, hiç eleştiri almamak arasında gezinen.
Beşiktaş maçında oynadığı futbolun övgüsünü kucaklayıp, futbol oynamadığı maçlardaki eleştirileri düşmanca sayan Gökhan Gönül'ün, ülkenin en ayrıcalıklı futbolcusu olduğunu fark etmemesi bile insafsızlıktır.
* * *
Biz gazeteciler, şikayet kutusunda kendi korkularından başka mektup barındırmayan beylere bakıp, çocukların korkmasındaki gerçekleri Fenerbahçe'nin sistemi ilan ederiz.
Takım nerdeyse 3 sezondur aynı teknik adamla ama futbol namına bir sistem yok.
Her maç ayrı kadro!
Ne acıdır ki, bu kombine istikrarsızlık sistemine karşı duran kimse de yok.
Başkan memnun, teknik adam memnun.
Biz gazeteciler, her türlü inadımız, insancıl yanımız mevcuttur ama...
Uyanmak istemeyenleri uyandırma servisimiz yoktur.
Çocukları korkularından kurtarma gayretinden bile vazgeçer.
Kötü futbol meydanını başkan ve adamlarına bırakırız!
* * *
Futbolumuzun gübresi ithaldir ya... Biz gazeteciler, 10 yabancının yerli gençlere dirsek atmasına itiraz ederiz.
Beşiktaşlı Oğuzhan'ı örnek gösteririz.
Elazığlı Aydın Karabulut'u.
Emre Çolak'ı, Semih Kaya'yı... "Bu gençleri kazanmak için biraz cesaret" deriz!
O cesareti gösterecek teknik adamları başımızın üstünde taşırız.
Ülkemizin yabancı cenneti olmasına itiraz ederiz de, Fernandes gibilerine kucak açarız, Burak Yılmaz gibilerine karşı dururuz.
* * *
Çocukluğumuzda izlediğimiz filmler durur önümüzde.
Kapı önü şarkıları.
Kitap okuyan, aydın futbolcu resimleri, Memleket; ilk transfer parasıyla sükseli otomobil derdine düşen, eleştirilerde korkunun kazanına düşen beylerin peşindeyken.
Biz eski moda gazeteciler… Hala Sadri Alışık derdine düşeriz.
* * *
Eleştirildiği için değil, daha iyisini yapamadığı için ağlayan!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.