Salih'in 4 günü
Fenerbahçe-Antalya maçı bitmişti, 18 yaşındaki genç de bitmişti kendi yüreğinde.
Eve geldi, televizyonda pozisyonu bir daha izledi.
Kaptırdığı topun peşinden giderken daha çok koştu.
Ailesinin ve arkadaşlarının tesellisi işlemiyordu.
Yatağına uzandı, gecenin bir yarısı uyandı, yeniden koştu.
Sahada 50 metre koşmuştu, rakiplerine yetişmek için.
Yatağında kilometrelerce koştu.
Canı çıktı da, o fotoğrafın içinden çıkamadı bir türlü Hüzünler iliklenmiş bir yakalık gibi duruyordu üzerinde.
***
Salı günü gazetelere baktı.
Gencecik yüreğine ağır bir yük bindirilmişti.
Dışarıda güneş vardı da, o pozisyon aklına geldiğinde üşüyordu.
Antalya maçında gecenin öznesi kötü futboldu, ruhsuzluktu ama mağlubiyetin odak noktası oyuna girmesi sayılıyordu.
Futbolda hata yeni bir şey değil ki. Oyuna girmesi de hata değildi.
Çünkü Salih Uçan oyunda olmadığı zaman da sahada Fenerbahçe diye bir takım yoktu, varken de...
Gazetelerdeki resmine baktı.
Bir de aynadaki yüzüne.
1970'li yıllardan kalan saf bir fotoğraf gibi duruyordu.
Uyumaya çalıştı.
***
Çarşamba günü fırtına hala dinmemişti.
Taraftarlarından gelen desteği yüreğinde hissetti.
10 yabancı, futbolumuzun alnında kara bir leke gibi dururken, Salih Uçan kökü kurumuş gençliğin sembolü olarak girmişti sahaya.
Kimse ondan maçı kurtarmasını beklemedi.
O pozisyondan Salih'i ve kaleci Volkan'ı çıkarın.
Fenerbahçe diye bir takım kalmazdı sahada.
Krasiç, rakip takıma iltica etse bu kadar olurdu.
50 metrelik koşusunu hatırladı. Futbolun yoluna baş koymakla, takımın yoluna taş koymak arasında gönlü rahattı.
Camının önünde birileri haykırıyordu sanki. "Gençlik varoluşun anlamıdır. Yabancılarla yağmalanmış bir ülkenin tek kurtuluş umudu!"
Daha bir gururla uyudu.
***
Perşembe günü, acısı bir nebze olsun dinmişti. Evinden çıktı, başı dik yürümeye başladı.
Kuruyan yapraklara bastı, çıkan sesi dinledi. "Futbolun yokuşu uzun" diye söylendi kendi kendine. "Olsun ben yine de çıkarım."
Fotoğrafın içinden çıktı, "Hayalleri de dik tutmak gerekir" dedi.
Omuzlarının üzerinden yükselen güneşe baktı, gülümsedi.
***
Günlerden cuma.
Sevgili Salih Uçan!
Medya kurban etmek için yaratır kahramanlarını.
Sen ilk maçında kurban edildin.
Bundan sonra sana denizde karada ölüm yok.
Kaç kere öldürebilirler ki?
Senin gibi yoklukla varolan bir delikanlıyı.
***
Ateşten gömleğini bir süre sırtından çıkaramayacaksın ama futbolun akşamları her zaman böyle karanlık değil.
Güzel günler seni bekliyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.