Sadakat
Bir kulübün taraftarları kendilerine kimlik sorulduğunda, "Fenerbahçe'yi" gösteriyorsa.
Bir kulübün yöneticileri, dalgalara karşı koyan "kaya gibi duruş" sergiliyorsa.
O kulübü ayakta tutan qdeğerlerin; şampiyonluklarla ve mal varlığıyla değil, ruh zenginliğiyle bağlantılı olduğu görülecektir.
Fenerbahçe'yi diğerlerinden ayıran da budur.
* * *
Fenerbahçe'nin yasaklandığı bir festivalde, oryantal sevinçler vardı. Taraftarlarda en fazla "sarı lacivert bir hüzün."
Karşılarında bir araya gelerek oluşan gücü, hükümsüz kılacak karşı güç o dağ gibi sevgide mevcuttu.
Fenerbahçe'yi farklı kılan da bu sevgidir.
* * *
Bu kulübün taraftarları geçen yıl çok şey öğrendi.
Birlik ve bütünlük içinde olmanın, şampiyonluktan bile değerli olduğunu.
Maça giderken, futbolculara destek vermenin en anlamlı taraftarlık olduğunu.
Ve kendilerinden başka hiçbir gerçeğin, Fenerbahçe'nin yanında olmadığını.
Fenerbahçe'yi tek yürek haline getiren de budur.
* * *
Böylesine olumsuz şartlar içinde, onların yerinde kim olsa, çoktan yerle bir olurdu.
O yüzden Avrupa sahnesinde bir yılı kaybetmek, onların kazancının yanında bir ot kadar değersizdir.
Yokluktan varlığa koşmak… Fenerbahçe'yi ayakta tutan en büyük simya da budur.
* * *
Geçen hafta Volkan Demirel'le bir söyleşim oldu.
Şampiyonlar Ligi kararı açıklanmadan önce, "UEFA ceza veremez" dedi. "Ayrıca böyle bir ceza verse de, Şampiyonlar Ligi olmazsa, Türkiye Ligi var" dedi. "Biz her yerde, her şekilde mücadelemizi sürdürürüz."
Sadece taraftarlığın değil, futbolculuğun da Fenerbahçe içindeki bütünleşmenin resmini koydu önüme.
* * *
Volkan Demirel, geçen sezon başkaldırının simgesi oldu.
Volkan'ın bilinen bir yüzü var.
Sert, heybetli, hatta kavgacı.
Oysa kalbinin içinden geçenleri anlamak için, Volkan'ı tanımak gerek.
Çocuksu yanını, su götürmez vefasını.
Ve az bulunur sadakatini…
* * *
Avrupa Şampiyonası, tarihin en silik turnuvalarından birine eşlik ederken.
Türk futbolu transfer çemberinin dışına çıkamazken, gündemi meşgul eden en önemli konu Telekom Arena.
Galatasaray ve Beşiktaş arasında soğuk rüzgar eserken, bileti devlet kesecek.
* * *
Meseleye Galatasaray açısından bakarsak, kendi Arenası'nı yaratan bir kulüp, doğaldır ki taraftarlarının da tepkisiyle, mabedi bölüşmek istemiyor.
Akıllardaki soru işareti… Galatasaray'ın Arenası, ya Beşiktaş Arenası'na dönüşürse… Oysa zor günlerde bir şeyleri bölüşmek, büyüklüğün şanından sayılmaz mı?
Böyle düşünceler 1970'li yıllarda kaldı galiba.
Eskilerden de kimse kalmadı.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.