Klasik aşk

Transferdeki gerçeklere bakınca, neredeyse Beşiktaş'ın"kırkı okunuyor!"
Kaç yıllık yanlış yönetimin bedeli yeni yönetim tarafından ödenirken, gerçekler film şeridi gibi önünden geçiyor insanların.
Suçlular gerçekten teşhis edildi mi?
Edilmediyse bir daha haykıralım!
Yıldırım Demirören!

* * *

Fikret Orman'a bakıyorum.
Çelişkilerle yoğrulmuş bir başkanlık resmi çiziyor.
Bir yandan Mustafa Denizli'yle anlaşma zemini arayıp, sonra Samet Aybaba'ya "mecbur kalmış" görüntüsü çizmek, başkanlık zaafı gibi geldi bana.
Bir yanı "indirim" isteyen başkanın, Mustafa Denizli'yle Beşiktaş'ın sırtına "bindirmek" istediği yükün hesabını da biz soralım.

* * *

Hiç denenmemiş olmak, yeniden denenmiş olanlardan daha riskli gelebilir ama.
Mustafa Denizli, etiketi sükseli teknik adamlığın simgesidir.
Kendi çıkarlarına açık.
Risk almaya kilitli.
Para harcatarak başarı kazanmak bir özellik değildir çünkü.

* * *

Mustafa Denizli sistemin adamıdır.
Birinci tekil şahıstır.
Medyası kuvvetlidir. Kendine göre karizması vardır.
Tarihe bile geçmiştir de, şampiyon yaptığı kulüplerde bile saygınlık görmemesinin açıklamasını başkaları yapar.
Mustafa Denizli ile kazanılan şampiyonlukta, Beşiktaş'ın neler kaybettiğini kim hesaplar acaba?

* * *

Samet Aybaba, her şeye yeniden başlayan üçüncü tekil şahıs farz edilir.
Oysa sistemde ayakta kalabilmek için her türlü riske giren çetin cevizdir.
Ölüyü diriltme metodunu da iyi bilir, gençliğe değer vermeyi de...
Beşiktaş'a verecekleri, Denizli'nin alacaklarından çok daha değerlidir.
Beşiktaş'ta kabul ettiği görev onun için bir gurur olduğu kadar, ruh bağışıdır.
Beşiktaş sevdasıdır. İçinde sevda yoksa, o ilişkiden hayır beklemeyin zaten.

* * *

Hafta sonunda küçük bir misafirim vardı.
Fenerbahçeli 12 yaşında bir kız çocuğu. "Bir yıldır neler çektik, ne çok yaram var baksana" dedi.
Sonra gülümsedi. "Baksan da göremezsin!" "Fenerbahçe sevdalısı olmak uçuruma kanatlanmaktır."
Sanki karşımda bir kanarya uçtu.
Giderken bana sesleniyordu. "Kanatlarımı melekler getirdi."

* * *

Babalar Günü'nde bir kez daha gördük ki… Fenerbahçe taraftarı için Aziz Yıldırım bir aşk.
O yüzden Avrupa'ya katılsa da, katılmasa da, o aşkın körüklenmesini izliyoruz ki.
Bunun adı "klasik aşk."
Hiçbir şartta eskimeyen ve azalmayan.
Çok sevilen ve her dinleyişte ağlanan şarkılar gibi.