İç sıkıntısı...
İlk 40 dolmadan Arda, Baros'un önüne bir pas bırakıyor. -Oyunun şekli konusunda fikir verebilecek bir hareket bu. - Baros ardında iki defans oyuncusunu bırakarak rakibin aniden hareketleniyor ceza sahasına doğru. Bir taktik uygulama diye düşünüyorum ama bunun böyle olmadığı aşikar. Bir 'star' serbestisi var Galatasaray'da. Dizilişin dışında yani, sahadaki taktik konuşlanmanın dışında Galatasaray'ı tanımlayabileceğimiz bir görüntü yok. Manisa kendi sahasında oynadığı son maçlarının hiç birinde yenilmemiş ama durumu zor. Galatasaray'la bu zamana kadar yaptığı karşılaşmalardan ise pek de iç açıcı sonçlarla ayrılmamış siyah-beyazlı ekip. İlk yarı boyunca top kovalamanın dışında yoktular gibi. Ve ilk yarı top oyunda kaldığı sürece maç Manisa defansının önlerindeki Galatasaraylı oyuncularla kapışması şeklinde geçti. Ve Galatasaray bir tarafta Arda diğerinde Keita bir zamandan sonra kanat değişikliğiyle; bir tarafta Keita diğerinde Arda...
Yürek rahatlatıcı değil
İkinci yarı yine Keita'nın kıvrak işleriyle başlıyor ve Baros'un kaçırdığı golle sürüyor. Zincirleme bir 'hoşluk' var sarı-kırmızılılarda. İyi işler yapmak üzere başlıyorlar fiyaskoyla bitiriyorlar atakları. Arda oyundan düşünce ilk 40'taki o 'görüntü'de kayboluyor. Ama bir ikinci güzel tesadüfle ikinci golü de Arda'nın 'temasıyla' buluyor Galatasaray, Baros da 10. golüne kavuşuyor. Ancak dediğim 'hoşluk', olmayacak bir topta ters bir vuruşla Galatasaray ağlarına yapışıyor. İşte 'ne yapsak olmuyor' duygusunun yaşandığı anlar bunlar. Son 10 dakika kabus gibi geçiyor. Herkesin yüreği ağzında izlediği maçın son anlarında rakip ceza sahası içindeki 'hoşlukları' devam ediyor Galatasaraylı futbolcuların ve gol kaçırma yarışı başlıyor bu kez. Sonuç bir dahaki hafta oynanacak zorlu maç için hiç de yürek rahatlatıcı değil futbol olarak..
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.