Bu da oldu işte!
Rijkaard bir ara yedek kulübesinde bulunduğu alandan geri döndü ve hemen arkasında Sivasspor taraftarlarının bulunduğu yere doğru bir şeyler söyledi. Dört Yiğido ayaklandı orada. Birbirleriyle hallice bir diyaloğa girdiler. İlginçti... Maç kadar, Rijkaard'ın sahaya sürdüğü kadro da ilginçti. Hiçbir hamlesi en ufak bir doğruyu içermeyen ve bunu takıntıları uğruna yaptığı gün gibi aşikar olan Rijkaard savaşacak (!) ekip sürmüş sahaya. Kimi yazsak orta sahanın hanesine yazılacak. Ama bir tek şeyi hesap etmemiş ya da hesabı yine inada yazmış, defansındaki zaafiyet; Servet. Dün geceki maçı izleyenler Hollandalı'ya bir tek şey için hak vereceklerdir büyük olasılıkla; Servet adına söylediklerine. 'Onu neden oynatayım ki?' demişti 'Neden oynatmıyorsunuz?' diye soranlara.
İkincilik bile hayal
Mehmet Topal'ı 'yenilenen' Sivassporluların önüne hangi anlayışla attı bilinmez. Ama bir o kadar işlevsiz kalan Hakan Balta da eksi hanesine yazılacak isimlerinden oldu Galatasaray'ın. Aykut belki bir iki isimden biri olacak bu maç akla geldiğinde. Maçtan önceki düşüncemiz şuydu; Galatasaray kazanamazsa şampiyonluktan olur. Daha da ileri gidelim mi? İkincilik bile hayal olur idi. Şimdi 28 Kasım 2009 tarihli yazıma dönüyorum: "Bunu söylemek içimi yakıyor olsa da çare bir teknik adam değişikliğidir artık. Galatasaray ya bu yanlışı sürdürecek, ya da 'bu yanlışın neresinden dönersek kârdır' diye düşünerek bir başka çalıştırıcı arayışına girecek. Bundan sonrası artık korku tünelidir, kargaşadır. Peki korkulu rüya görmektense uyanık kalmaya çalışmak teknik adam değişikliğini namus karası saymamak daha iyi değil mi? Geç olmadan!" Çok geç artık... Şimdi karanlıkta uğuldayan rüzgarın sesi var.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.