Yıldız karanlığı
Bir bakın bütün 'futbol yazarlarına! Mutlaka Barcelona'dan ve Messi'den söz ediyorlar. Eee dünya küçüldü. Bir pas kadar yakın en uzak futbolcu. Duvar pası yapmadan olmuyor. Ve yine teknik direktörün referans takımdan gelmişse bu daha da kaçınılmazlaşıyor. Messi'ye gönderme yapmak bizim eski zaman kahramanlarımızın ya da başka bir deyişle sahici yıldızlarımızın olamayışındandır. Tamam o yoktu Maradona vardı ve ondan mülhem Maradona Kazım'ı vardı Ankaragücü'nün. Öyle işte Galatasaray, Barça'nın eski teknik direktörünü İngiliz takımlarının en acar oyuncularını aldı ama hayrını göremedi bu 'yıldız' yokluğunda. Hep yazdım, bir teknik direktörün yaşayabileceği en büyük talihsizlikleri yaşadı Rijkaard. Oyuncu eksikliği bir şeydir ama takımın omurgasının dağılması her şeydir. Önce Gökhan Zan, Kewell ardından Baros sonra Servet'in düşüşü, Nonda'nın zamansız ve yersiz gönderilişi, Hakan Balta'nın sakatlığı...
Böyle heba olabilirdi
Sonra? Sonra adamdan mucize yaratmasını bekledik. İyi malzemeyle herkesin bir şeyler yapabileceği doğrudur ama eksik malzemeyle? Belki o zamanlarda neler yapabileceğini bilemedi Hollandalı esmer. Bilememezlik; başka bir şey değil evet. Bizim ligimiz gibi dar ve kapsamsız bir 'müsabaka maratonunda' yapılacaklar belli... Bunlara bir de eldeki oyuncuların yaşamlarındaki ve oyun alanındaki basiretsizlikleri eklenince o maraton ne bunaltıcı ne sıkıcı oluyor değil mi? İş taç atarken nerede duracağını bilememeye kadar geriliyor. Keita içeride büyücü dışarıda bir 'garip', Nonda'nın yerine alınan Jo 'alemci', takımın kaptanı bir profesyonel futbolcunun en sağlam olması gereken yerinden 'sakat', diğerleri yanlış kurgunun 'kurbanı' olunca bir sezon ancak bu kadar kötü heba edilebilirdi. Ama görüne o ki Galatasaray artık 'yıldız karanlığıdır' futbolumuzun.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.