Gürcan Bilgiç

Gürcan Bilgiç

08 Mart 2014 | Cumartesi

Yanal'ı eleştiremem

Ersun Yanal'ı bu kez tebrik etmek istiyorum. B planı olmadığı için eleştiriyorduk. Hücum sistemini farklılaştırması gerektiğini yazıyorduk.
Gençlerbirliği maçında bize öyle bir cevap verdi ki; artık söylenecek söz kalmadı.
Neden mi? O maçtaki gol pozisyonlarını bir kez daha izleyenler, nasıl gerçekleştiklerini gördüklerinde anlayacaklardır ne demek istediğimizi....

Birçok seçenek denedi
Takım sağ taraftan taç attı. Bekir gol kaçırdı. Sol taraftan taç attı, Moussa Sow kaçırdı. Frikikten denedi, kaleci kurtardı.
Şu attı, yerden orta yaptı, ceza alanına verkaçlarla girdi. Kornerlerle, kişisel denemelerle hep etkili oldu.
Yanal, gole gidebilecek her alternatif için bir set hazırlamıştı. Ceza alanı kalabalıksa, dışarıya çıkarılan toplarla şut veya ikinci denemeler vardı. Sonuca ulaşmak için bu kadar çok şey düşünen, çeşitler yaratan, bunu oyuncularına anlatan ve yapmasını sağlayan bir teknik adamı, ancak tebrik ederim.

Ama goller penaltıdan...
Diyebilirsiniz ki; "goller penaltılardan geldi..." 'O zaman penaltıların nasıl olduğuna bakın' derim. Doğru noktalarda oyuncular var, şut arıyorlar ki, ilk penaltı Gökhan Gönül'ün korner atışından gelen topa ikinci denemesinde oldu.
Ve elbette Salih Uçan... Alper'e attığı, ikinci penaltıyı hazırlayan pasın sahibi...
Trabzonspor'a karşı da ilk 11'de başlayacağını düşünmüyorum. Çünkü milli takımla beraberdi, yine takımdan ayrı kaldı.

Eskiden Semih, şimdi o
Son 20'lerde denenmesi, rakibin düştüğü anlarda diri olarak sahada kalıp, yaratıcılığını belki de daha iyi göstermesini sağlıyor. Hocası fizik güç olarak istediği yerde olmadığını düşünüyor muhtemelen.
O da bunun yanlış olduğunu ispatlayamadı demek ki daha. Ama sihirli ayaklara, gerçekten de kadife gibi bir pas kalitesine sahip.
Eskiden Semih Şentürk'ü beklerdi Fenerbahçe taraftarı. Şimdi Salih kenara geldiğinde tribünler heyecanlanıyor.
Bu bile önemlidir.
Hem oyuncu, hem takım, hem de teknik adam için...

KAÇAN FIRSAT

Fenerbahçe Kulübü, birçok kulüp gibi yoğun bakıma alınan Trabzonsporlu oyuncu Emre için geçmiş olsun mesajı yayınladı. Trabzonspor yönetimi buna, genel bir teşekkür ile cevap verdi.
Pazartesi günü Trabzon'da bir maç yapılacak.
Ortamın gerilmesi için zaten ekstra bir çabaya gerek yok. Ama burada bir incelik yapıp, Fenerbahçe'ye parantez açsalardı, belki ibreyi biraz aşağıya çekebilirlerdi.
Mücadelelerinin kulüple değil, şahıslarla olduğunu belirtiyorlardı, bu da onun kreması olurdu.

SEMİH'İ UYARDIM
İsveç'in beraberlik golü öncesinde, Semih Kaya topukla düzelttiği topu, rakibe kaptırdı. Adamlar da beraberliği sağladı. Fatih Terim, soyunma odasında Semih Kaya'ya kızdığını, uyardığını söyledi. "Böyle şeyler istemiyorum, kayman mazeret değil dedim" dedi.
Olanla, ölene çare yok… Ama Semih Kaya'nın bu ilk hatası değil, düzeltelim.
Belki de bize Brezilya'ya mal olan Macaristan maçımız var. 1-1 bitti. Öndeydik, üstün oynuyorduk. Adamlar taç attı, Semih kontrol etmeye kalktı, rakibe pas oldu. Sonra golü yedik.
İlk Hollanda maçında, doğrudan kaleye giden topa yükselip de kafayı vuramayanı, ikincisinde Sneijder'den çalımı yiyeni anlatmama gerek yok.
Bunları Semih Kaya'yı kötülemek için söylemiyorum asla.
Ama iki senede bir oyuncu hep aynı yerde kalmışsa, gelişememiş, hatalarından ders almamışsa, onu "kızarak" düzeltemezsiniz.

CÜNEYT ÇAKIR, MUSTAFA ÇULCU
A Haber'de, Artı Doksan'ı yaparken, eski MHK Başkanı Mustafa Çulcu, Cüneyt Çakır için güzel bir yorum yaptı. Paylaşmakta fayda görüyorum.
Dedi ki: "Cüneyt Çakır şu anda Türkiye'deki tüm hakemlerin en üstünde.
Dünya Kupası'nda maç yönetiyor, büyük bir kariyer yaptı. Bu yüzden artık etrafını dinlemeyi bıraksın, kendi yorumlarını yapsın.Yapsın ki; diğer hakemler nasıl büyük hakem olunduğunu görüp, onur örnek alsınlar."
Çulcu bu sözleri neden söyledi. Melo ve Ceyhun'a, Beşiktaş maçında göstermediği kartlar içindi. Sonra Fenerbahçe-Gençlerbirliği maçını yönetti, yine kartlarını cebinden çıkarmadı. Yorumsuz , çok açık sertliklerde bile töleranslı kaldı.
Biz, "Aman sert bir karar verip, maçı tartıştırma" dendiğine inanıyoruz. Çakır'ın, "Tuzsuz aşım, dertsiz başım" modelini benimsediğini sanıyoruz.
Halbuki Socrates gibi, "Sonunda kıyamet bile kopsa, adalet" diyoruz. Hakemlerimiz inandıklarını çaldıklarında, arkalarında onları savunacak MHK olmasa da, bizler varız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor