Teknik direktör dokunuşu
- Ender Bilgin Yazıları
- 14 Nisan 2021, 22:51:30, Güncelleme: 15 Nisan 2021, 06:50:05
Sezon başından beri Fenerbahçe'ye yönelik eleştirilerin çıkış noktası bir oyun klasiği olmaması ve takımın gelişim gösterememesiydi.
Erol Bulut bu konuda çok eleştirildi.
Emre Belözoğlu da sıkıntıların bilincinde olduğu için son G.Antep maçında "bu takımda değişim var" dedirtecek hamleler yaptı. Topun Fenerbahçe'de kalmasını sağlayacak, teknik becerisi yüksek 5 orta saha ile maça başlamak, ofansif katkısı sınırlı olan Gustavo'yu kenara almak ve verim alınamayan santrforlar yerine Valencia'yı ileri uca koymak önemli dokunuşlardı.
G.Antep maçı kazanılmış olsa da son bölümde yenilen baskı ve verilen üç net gol pozisyonu ise sorunların bir anda yok olmayacağını ortaya koydu. Lider ile aradaki maç ve puan farkı da düşünüldüğünde bu oyun şampiyonluğa yetmeyebilir ama Fenerbahçe'nin yeniden büyük takım gibi oynama yetisini kazanması ve ilk iki vizesi alması da bana göre başarıdır.
Emre Belözoğlu'nun "büyük takım önde baskı yapar ve rakip alanda oynar" sözleri önemli.
Çünkü tribündeki taraftar desteği de olmayınca Fenerbahçe bir süredir büyük takım olduğunu unutmuşçasına oynuyordu. Fenerbahçe Teknik Direktörü ve futbolcularının ilk görevi bunu hep akıllarında tutmak ve tüm rakiplerinin de unutmamasını sağlamak olmalı. Bunu yaparlarsa sonuç zaten kendiliğinden gelir.
KAFAMDAKİ TİLKİLER
Atilla Gökçe ağabeyimiz Süper Lig kulüplerinin, yabancı futbolcu sayısını 8'e indiren talimatın bir kez daha ertelenmesini istediğini yazdı. Hah dedim. Bunun sonu kötü. Kulüpler Birliği, "Şartlar hala aynı. Kararı bir yıl daha öteleyelim. Sözleşmesi devam eden futbolcularımız var." diyormuş.
İşin ilginci TFF Yönetim Kurulu şu günlerde bu istekle ilgili olarak bir çalışma başlatmış. Gelelim kafamdaki tilkilere… Madem pandemi şartları aynen devam ediyor. O halde sezon sonu küme düşecek takımlar," Geçen sezondan bu güne bir şey değişmedi. Şartlar hala çok kötü.
Düşme yine olmasın" deyiverirse… Oldu mu Lig sana 24 takım! Sistem de hazır.
On ikişerli iki grup… Üzerine bir de dörtlü final.
Buyurun her şeyin çorba olduğu, kaos senaryosuna… Aklıma nedense Ahmet Kaya'nın o şarkısı geldi.
"Nereden baksan tutarsızlık, nereden baksan…!"
TERS-YÜZ
Zemin sıkıntısını gündeme getiren teknik adamına gönderme yaparak, "A.Gücü maçında zemin iyiydi ama yenildik. Demek ki tek faktör zemin değilmiş" dedi. Rakip takım yöneticileri için "tıfıl" benzetmesi yaptı. Futbolcularına "haysiyet ve şereflerini hatırlasınlar. İplerinde değil adamların" diye seslendi. Hepsi aşağı yukarı son bir ayda söylendi. Hadi özneyi değiştirelim. Galatasaraylı dostlar… Bunları Ahmet Nur Çebi ve Ali Koç söylese ne düşünür, ne hissederdiniz?
BEŞİKTAŞ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
Malumunuz son yıllarda futbolumuzda moda olan bir deyim var: Kadro mühendisliği! Beşiktaş öncelikle maliyeti düşük transferlerle ticaret erbaplarının en sevdiği işi yaptı ve alırken kazandı. Sergen Hoca da her oyuncusundan azami randıman elde etmek adına "Bu kadroda kimse yedek değil" mesajını sezon boyunca oyuncularına çok doğru bir şekilde vererek takımını dinamik ve verimli hale getirdi. Sezon başında kadrosuna burun kıvrılan Beşiktaş'ta Aboubakar-Larin ikilisi 30 gol attı. Ghezzal 14. Atiba 7, N'Koudou ve Rosier 4'er asist yaptı.
Fazlası var eksiği yok. İşte bu görüntüyle Beşiktaş yönetimi ve hocası, teknik üniversiteleri bile kıskandıracak bir kadro mühendisliği yapmıştır. Sonuç ortada.
GALATASARAY'IN GERÇEĞİ
Son 6 maçta 13 puan kaybederek şampiyonluk yarışında geride kalan G.Saray'ın problemi aslında bundan çok daha büyük. On yılda beş şampiyonluk görmüş bir camia şampiyonluk kaçsa bile hoşgörülü olacaktır. Ancak sözleşmesi biten altı oyuncusu bulunan, bir o kadarı son sezonuna giren, kiralık oyuncusu fazla, satınca para edecek oyuncusu az olan Sarı-Kırmızılı takımın çok ciddi bir yapılanmaya gitmesi gerekiyor. Elbette bunun için de güçlü bir yönetim ve uyum içinde çalışacağı bir teknik ekip lazım. Ciddi sağlık sorunları olan, Fatih Terim ile ilişkisi bir dargın, bir barışık süren ve en önemlisi son dönemdeki açıklamalarında kantarın topuzunu kaçıran Mustafa Cengiz'in yeniden aday olup, olmayacağı net değil. Ben bu yazıyı yazarken dört başkan adayı ve iki aday adayı vardı.
Camianın bir çatı adayı çıkarmaya çalıştığı haberleri de geliyor. G.Saray'a tüm kesimlerin desteğini alacak, hem vizyonu olan hem de sıcak para akışını sağlayabilecek güçlü bir başkan ve bir o kadar güçlü bir yönetim kurulu gerekiyor. Bu yönetim, uyumlu çalışacağı teknik kadroyu belirleyerek kolları sıvamalı ve önümüzdeki beş yılın takımını oluşturmalı. Bu arada G.Saray'ın bir futbol kulübü değil, bir spor kulübü olduğu gerçeği göz ardı edilmeden basketbol, yüzme, atletizm gibi kulübün geleneklerinde olan amatör sporlar da ihmal edilmemeli. Görüldüğü üzere mesele bugünün meselesi değil. Galatasaray yarınını kurtarmak zorunda. Bu da lafla olmaz.