Lüküs hayat

Türk tiyatrosunun klasiklerindendir Lüküs Hayat.
Otuzlu yıllardan bu yana çeşitli tarihlerde uzun süre sahnede kalmış, Cemal Reşit Rey'in bestesi milyonların hafızasına kazılmıştır. Ben de birkaç kez sahnede izleme şansı bulmuştum Lüküs Hayat'ı. Şimdi, "Nereden çıktı Lüküs Hayat?" diyeceksiniz.
Az sonra geleceğiz… A Milli Futbol takımımızın dört gollü Hollanda galibiyetiyle mest olmuş durumdayız şu günlerde.
Böyle turnuvalara galibiyetle başlamak, hele o galibiyeti grubun favorisine karşı almak önemli bir avantaj ve büyük bir moraldir. Elbette Hollanda galibiyetini anlamlı kılacak şey Norveç'ten yenilmeden dönebilmek olacak.
Hollanda, De Boer'in kadroya aldığı ve almadığı oyuncular üzerinden çalkantılı günler yaşarken az ama öz gelip, biraz da şansın yardımıyla altın değerinde bir galibiyet elde ettik. Milli takımımızın eksikleri yok mu? Var elbet. Oyun eksiğimizin yanı sıra sakat ve hastalıklardan kaynaklanan oyuncu eksiklerimiz de malum. Buna bir de yedi günde üç milli maç oynamak durumunda olmanın fiziksel ve zihinsel yorgunluğunu ekleyin.
Fiziksel yorgunluğu Şenol hoca kadroyu ekonomik kullanıp, maç maç düşünerek aşmaya çalışacak. Zihinsel yorgunluğun en güzel ilacı ise Hollanda'yı farklı yenmek oldu. Şu üç maçtan yedi puan çıkartabilmek harika olur.
Yabancılarla dolu kulüp takımlarımız tel tel dökülürken, EURO 2020 vizesi alan ve ilk 11'inde sadece iki Süper Lig oyuncusu bulunan milli takımımızın, 19 yıllık özlem barındıran Dünya Kupası yolculuğuna da Hollanda galibiyetiyle başlaması Lüküs Hayat değil de nedir?
Biz böyle lükse pek alışık değiliz.
O yüzden futbolseverler için şimdi "Bak keyfine yan gel de yat" demenin tam zamanıdır

BU KEZ OLMADI SERGEN HOCA
Sergen Yalçın bu sezon şüphesiz üç büyük takım arasında en etkili teknik adam performansını sergiliyor. Sadece saha içinde başardıkları değil, takım içinde oluşan birlik ruhu da onun eseri. Ancak kritik Fenerbahçe derbisinde oyuna müdahale etmekte geç kaldığı gibi, Halil Umut Meler'i istenmeyen adam ilan etmesi de şimdiye kadar sergilediği görüntüye yakışmadı. Sergen Hoca Llajiç'e 73 dakika dayanmakta gösterdiği sabrı, Meler 'den esirgeyerek hedefi şaşırdı. Halil Umut Meler son dönemin en az tartışılacak hakem performansına imza atarken, derbideki puan kaybını onun üzerinden yorumlamak da başlı başına hataydı. Onun dobralığında bir teknik adamın bu noktada özeleştiri yapmasını beklerdim. Sadece bu nedenle bile, "Bu kez olmadı" hocam!

F.BAHÇE GERÇEĞİ
Fenerbahçe, kalecisi sayesinde lige tutunduğu Beşiktaş derbisinde iki, üç farklı kaybedebileceği gibi kazanabilirdi de. Bununla birlikte Altay'ın bu sezon Fenerbahçe'ye tek başına kaç puan kazandırdığını unutmamak gerekir. Bu durum zaten birçok şeyi açıklıyor. Hep yazdığım gibi Erol Bulut bir türlü doğru oyunu bulamadı. Fenerbahçe'nin mevcut oyun yapısı ve teknik adam potansiyeliyle şampiyonluk ipini göğüslemesi benim için büyük sürpriz olur.
Dün akşam itibariyle F.Bahçe'de Erol Bulut dönemi sona erdi ve takım sezon sonuna kadar Emre Belözoğlu'na emanet edildi.
Mevcut yönetim devam edecekse, Ali Bey hoca konusunda yanlış yapma lüksü kalmadığını herkesten iyi bilecektir. Bundan sonra Don Kişot misali yel değirmenleriyle savaşmak camiayı tatmin etmez.
Artık sonuç alacak, takımı ve camiayı yüreklendirip, liderlik edecek bir teknik adam bulmak şart. Ali Koç döneminin üç yıllık icraatında olumsuz anlamda bütün ilklere imza atıldığı için taraftarın mazeret dinleyecek tahammülü kalmadı. Yönetim için gelecek sezon çok daha zor olacak!

G.SARAY'IN SAVUNMA DEFOSU
Galatasaray'ın lige tutunma uğraşındaki Ç. Rizespor'dan evinde 4 gol yemesi geçen haftanın en büyük sürpriziydi. Önlerinde Taylan olmayınca Luyindama ve Marcao boyası dökülmüş binaya döndü.
Yenilen gollerde bu ikilinin defoları iyice ortaya çıktı. Saracchi ve Linnes hata konusunda birbirleriyle yarışıyor. Muslera'nın da henüz eski görüntüsünde olmadığını itiraf etmek gerek. Bugüne kadar önde baskı kuran her takım Galatasaraylı oyuncuları hataya sürüklemeyi başardı.
Fatih Hoca bu sıkıntıya çare üretemedi. Eldeki oyuncuların yapısı düşünülünce takım savunmasına çözüm üretmek zor gözüküyor.
Sarı-Kırmızılılar yediğinden fazlasını atmak zorunda. Falcao ve Muhamed'in beraber oynama pratiği yok. Geçtiğimiz hafta mükemmel bir gol attı ama Emre Akbaba'nın oyuna katkısı sınırlı. Daha iyi katkı veren Emre Kılınç ise sürekli kenardan kement yiyor. Eğer Fatih Hoca Onyekuru ve Feghouli'den daha yüksek verim alamazsa Galatasaray'ın işi iyice zorlaşacak.