İyi ki kapandı!

Ölenin arkasından "Ne kadar muhteşemdi, muhteremdi" yazıları yazmak adettendir.
Sayfalar da Mecidiyeköy'deki stadın yasını tutan yazılarla dolu zaten. Ama birazEngin Ardıç'lık yapmak gerekirse, o stat zaten yaşayan ölüydü çoktandır. Hatta taraftar koltukları söküp götürmüş, yeni stat işi olmayınca "pardon" denilip yeniden kös kös dönülmüştü.
47 yıl önce çağının şartlarına uygun yapılan Ali Sami Yen Stadıgeçen yarım asra yakın ömrünün son yıllarında çağ dışı kalmıştı zaten.
Sonunda kapandı. İyi ki kapandı çünkü yerine muhteşem bir stadyum geldi. "Ali Sami Yen ruhu" diyorlar. O ruh betonda değil, tribündeki 12. adamın yüreğindeydi zaten.
Tek üzüldüğüm, Ali Sami Yen Stadı ile birlikte Ali Sami Yen isminin ölmesine izin verilmesi!..
Türkiye'de hiçbir kulübün kurucu başkanı, Ali Sami Bey kadar net çizgilerle belli değildir.
Ama yönetim maalesef o çizgileri istemese de silmeye başlamış oldu...

Kazım'dan özür dilenmeli
Ara transfer risklidir. Ribery dışında Galatasaray'ın yarasına merhem olan bir isim de aklıma gelmez ara transfer deyince.
Ama bu kez turnayı gözünden vurdular galiba. Culio, Galatasaray'ın orta sahaya aradığı tüm özelliklere sahip. Topla son çizgiye inmesinden, 35-
40 metreden savunmanın arkasına şut indirmeye, ceza alanı dışından şut atmaya kadar "Ben futbolcuyum" diyor.
Kazım da öyle. Bu istek, bu hırsla leblebi gibi gol atıp Galatasaray tarihine ikinci leblebi lakaplı futbolcu olarakgirebilir. Tabii Lincoln ve Elanogibi isimlerin de fırtına gibi başlayıp meltem gibi devam ettiklerini unutmamak gerekiyor. Bakalım bunların şiddeti ne olacak?
Bu arada Türk spor kamuoyunun Kazım'a bir özür borcu olduğunu ve bu borcu biriktirmeye devam ettiğini de vurgulamak lazım. 'Kelepçeli seks alemi' iddiası nedeniyle Alman basını bile Kazım'dan özür diledi ama bu olayla hiçbir ilgisi olmayan Kazım'ın üzerine yapıştı kaldı bu dedikodu. Artık haksızlık yapmaya bir son vermek gerekiyor bence...