Kedi
Sarkozy, "Biz kediye kedi deriz" diyerek Türkiye'ye gönderme yapınca Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan, "Biz de kediye kedi deriz" karşılığını almıştı.
Siyasiler kedinin kediliğinde anlaştı, bunda sorun yok. Ama Türk futbolu için durum biraz farklı.
Çünkü Türkiye'de şu sıralar kediye "Aslan" diyebiliyorlar.
Mesela G.Saray! Sadece bu sezon değil, uzun süredir "Aslan görünümlü kedi" gibi. Kıpçak steplerinin Lviv'i, ya da Anadolu bozkırının Sivas'ı, arada bir "Kedi çıplak" dedirtiyor, sonra yeniden halüsinasyona dönülüyor...
Ne yönetimi yönetim, ne kadrosu kadro, ne de taraftarı taraftar...
Adnan Polat'ın futbol dışındaki çalışmalarını başarılı buluyorum. Ama yönetimi bir türlü dikiş tutmuyor. Her mevsim dönümünde bir yaprak, yönetimden kopup gidiyor. Çalışabileceği yönetim oluşturamadığı için suçlu başkan.
Takımın bir ruhu yok
Son iki sezonun başarısız kadrosu, futbolcu satıp artı maliyet çıkarılmadan yenilendi. Ama bu değişim de tutmadı. Bireysel bazda iyi isimler olabilirler ama takımın ruhu yok. Bir de oyuncu kazanma sanatı denen bir şey var. Misimovic'i kadro dışı bırakmak, kurban bayramında koç yerine geyik kesmeye benziyor.
Yeri geldi yazalım, G.Saray taraftarı da takıma etkisi ve katkısı olarak çok gerilere düştü. Son 1.5 senede 4-1'lik Kasımpaşa maçını hatırlıyor, 12. adamın doğrudan doğruya kazandırdığı karşılaşma olarak. Bir de Manisa maçı sonrası ışıklar söndürülünce gösterdikleri şahsiyetli duruş var. G.Saray, zor bir dönemden geçiyor. Tünelin sonuna gelindi. Aslantepe, şirket birleşmesi ve Riva projeleri G.Saray'ı yeniden "Aslanlar gibi" yapacaktır. Ama takımı, taraftarı, yönetimi toparlanamazsa, Metin Akpınar'ın "Aslan Bacanak" filmindeki meşhur repliği gibi dillere pelesenk olur: "Kedidir kedi..."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.