Hagi yeter mi?

Hagi'nin gelişiyle Galatasaray'ın üzerindeki ölü toprağı kalktı. Bazılarına göreyse Rijkaard'ın gidişiyle ölü toprağı kalktı çünkü Hagi yerine başkası gelse de bu çıkış yaşanacaktı. Hatta bazılarına göre de o toprakta bizzat futbolcuları tarafından gömülen Hollandalı hocanın kendisi de vardı.. "Rijkaard'ı sabote eden futbolcular vardı" diyen tercüman Mustafa Yücedağ'ın ardından Misimovic'in, "Rijkaard'ın gönderilmesinde en büyük suçlu futbolculardır. Eğer biz gerekeni yapsaydık böyle olmazdı" demesi de pek manidardı.
Sonuç olarak, önce Adnan Sezgin üzerinden Adnan Polat yıpratıldı ve güçsüzleştirildi, ardından da Rijkaard gönderildi. Meşhur, "Bir fatura kesilecekse, tüm takım gönderilemeyeceğine göre teknik adamı yollamak en akıllıca yöntemdir" sözü hayat buldu yani.
Şimdi yeni bir sayfa açıldı. Hagi'nin bu sayfaları, sakatlıklardan dolayı mürekkebi azalmış olan elindeki tükenmez kalemle doldurması gerekiyor. Ama bu o kadar kolay değil.

Fikstür zorlu ama umut var
Çünkü kazanmak için gol atman gerekir.
Elindeki yegane golcü ise Milan Baros. 6 golü var ama sakatlığı nedeniyle şu sıralarda sahalarda yok. Ondan sonra gelen en golcü ismin ise 2 golle Servet Çetin.
Düşünün artık gerisini.
Ama Hagi, Balkanlı olmasından ve Türkiye'yi iyi tanımasından dolayı yeni bir formülü hemen bulmuş. Servet ve Neill'i forvette değerlendirecekmiş.
Topu en hızlı değerlendiren Türk olan Emre Çolak'taki ışığı hemen farkeden de o. Elano, Arda, Baros ve Kewell döndüğünde dördünün aynı anda oynamasının sakıncalı olduğunu dile getirecek kadar da gerçeklerin farkında. Bence Hagi'nin en büyük avantajı da bu, gerçekçiliği ve mevcuda göre çözüm üretebilme gayreti.
Fikstür zorlu, yıldızları sakat ama yine de umut var. Çünkü Hagi, kadrosunun yetersizliği ile ilgili mazeret üretmiyor. Çalışıyor. İşte bu anahtar, başarının kapısını açmaya yeterli olabilir. Tabii Trabzonspor, Manisaspor, Kayserispor ve Beşiktaş maçlarından en az kayıpla çıkmayı başarabilirse...