* Beşiktaş-G.Saray maçının ardından gazetelerde bir tane doğru dürüst analiz yazısı okumadım * Maçı anlatan sunucu ve yorumcunun utanması lazım. Sanırsın Beşiktaş, Rus takımı ile oynuyor
_Büyük cezalar alan Galatasaray Cafe Crown büyük bir direniş gösteriyor. En son Beşiktaş'ı yendi ve üst üste 5 maçını kazandı. Puanı da 9'a çıktı. Ligde kalabilir mi? Yani, ligde kalsa ne fark eder, düşse ne fark eder! Ben bunun farkını göremiyorum. Türkiye'de basketbol oynanmıyor. Beşiktaş- Galatasaray maçına bak; bir üçlükler düellosu. Üçlüğü sokan takım kazanıyor, sokamayan kaybediyor. Türkiye'de basketbol yazarı yok. Bunu söyleyince kızıyorlar. Bir maçın doğru dürüst analizi yok. Türkiye'de basketbol yazan eleştirmen yok. Bu işi en iyi bilenlerden biri Ünal Özüak; kafasını Tanjevic ile Turgay Demirel'e takmış. Arjantin'in Estudiantes takımı (böyle bir takım var mı bilmiyorum ama) ile Çin'in Çok Çink Pon takımı, Uzay Kupası için oynasalar, o maçı bir yerden Tanjevic'e ya da Turgay Demirel'e bağlıyor. İnanılır gibi değil. O zaman da tabii yazılar inandırıcılığını kaybediyor. Şu Beşiktaş-Galatasaray maçının ardından gazetelerde doğru dürüst bir analiz yazısı okuyamadım. 'Galatasaray iyi oynamış.' Hayır efendim, sadece Galatasaray'ın üçlükleri daha fazla girdi. Tabii utanç verici bir şey; Türkiye'de; naklen yayınlanıyor ve doğru dürüst anlatıcı ve yorumcu da yok. O maçı Türk Max'ta anlatan ikilinin utanması lazım. Son zamanlarda Türkiye'de böyle anlatım moda oldu. Maçı seyrederken zannediyorsun ki Beşiktaş, Rus takımıyla oynuyor. Galatasaray'ın adı sanı yok! İkinci periyot başlamış, bir dakika oynanmış, ortada sayı yok, Galatasaray bu sırada periyodun ilk üçlüğünü atıyor. Bir dakika sonra. Bu sırada sunucu ile yorumcu, Beşiktaş'ın aldığı ve yararlanamadığı bir oyuncunun hayat hikayesini anlatıyorlar! Şansal (Büyüka) kardeşim ile beraber oturup, seyredelim, bir görsün.
MASAL ANLATTILAR Bu arada pota dibinde bir karambol oluyor, top potadan girmiyor. Hakem 'basket' kararı veriyor. Niye basket kararı veriyor, bunun anlatılması lazım. Çünkü ekranın önüne oturan herkes basketbolun inceliklerini bilmek zorunda değil. Birden bire Beşiktaş'a sayı yazılıyor, niye yazılıyor? Top potadan girmediği halde... Gol olmadan gol veriliyor. Sunucunun iki kelimeyle bunu söylemesi lazım değil mi! Hayır, onlar gene birbirlerine masal anlatıyorlar. O anlatılan bütün masallar da Beşiktaş ile ilgili!.. Beşiktaş, Galatasaray'ı nasıl çözecek, Beşiktaş arayı nasıl kapayacak, Beşiktaş nasıl öne geçecek? Galatasaray 10 sayı öndeyken bunu konuşuyor sunucu ile yorumcu. Beşiktaş'ın sahasında bir tek Galatasaraylı seyirci yokken ve Galatasaray neredeyse küme düşmüşken, Beşiktaş'a karşı 10 sayı önde olmasını konuşmuyorlar; 'Beşiktaş bu farkı nasıl kapatacak?' diye kafa yoruyorlar! Haluk Yıldırım arka arkaya iki tane üçlük atıyor, Beşiktaş farkı azaltıyor, büyük yorumcu, çok büyük yorumcu "Beşiktaş sorunu çözdü. Ama bunu Haluk arka arkaya iki tane üçlük attı diye söylemiyorum" diyor. "Haluk kullandığı, getirdiği toplarla, hücumu, savunmayı şöyle organize etti" diye yarım saat bize nutuk atıyor. Onun nutkunun bittiği anda Beşiktaş'ın koçu Haluk'u oyundan alıyor ve de bütün bir periyot boyu bir daha oyuna sokmuyor. Bütün bu açıklamaları yapan yorumcumuz, 'Beşiktaş sorunu çözmüşken, bu koç, bu Haluk'u niye kenara aldı, işte sorunlar yeniden başladı' falan filan da demiyor. Hiçbir şey olmamış gibi büyük bir pişkinlik içinde başka şeyler anlatıyor. Yani televizyonun başındaki beni eşek yerine koyuyor. Resmen sinirlendim ve devre arasında evden dışarı çıktım. Bu kadar taraflı, bu kadar yanlış bir sunum ve yorum olmaz... Bu Türk Max'ın bir yöneticisi yok mu? Basketboldan anlayan bir kişi yok mu? İki kişi oturmuşlar orada kendilerini tatmin ediyorlar, ben de onları dinlemek zorundayım!.. Hayır değilim. Ki ben basketbolu seven adamım, ki ben basketboldan da anlayan adamım... Yazarın yok, anlatıcın yok, o zaman da Galatasaray düşse ne olacak, kalsa ne olacak!..