_ Beşiktaş'ın çıkışı yerini yeniden düşüşe bıraktı. Diyarbakır ve Manisa beraberliklerinin ardından son dakikalarda yediği golle Bursa'ya mağlup oldu. 7 maçlık galibiyet bir yalancı bahar mıydı? Beşiktaş bu 7 maçı nasıl kazandıysa, (ligde) puan alamadığı, kazanamadığı son 3 maçı da aynen kazanabilirdi. 10 maçlık bir seri yakalayabilirdi. Beşiktaş son 3 maçta nasıl kazanamadıysa, kazandığı 7 maçta da aynı şekilde puan kaybedebilirdi. Tamamen tesadüfler üzerine gelmiş sonuçlar bunlar... Beşiktaş'ın oynadığı istikrarlı ya da istikrarsız futbolun sonuçları değil. Kazandığı 7 maçta hoş tesadüfler vardı. Puan kaybettiği son 3 maçta da hoş olmayan tesadüfler vardı. Tamamen tabela üzerine oldu işler. Neden? Çünkü Mustafa Denizli istikrarlı bir Beşiktaş yaratmayı başaramadı. Mustafa Denizli eski Mustafa Denizli değil. Mustafa Denizli eskisi gibi bir hücum antrenörü değil, tabela antrenörü olmuş. '1-0 olsun benim olsun' diyor. Futbolcuları değil, koşucuları tercih ediyor. Mustafa Denizli medyanın çok etkisinde kalmaya başladı. Evvelden medyaya kafa tutardı, şimdi gazeteleri okuyor, oradaki laflara göre sahaya takım çıkarıyor. Mustafa Denizli, Türk futbolcularına çok fazla inanır ve güvenirdi. Türk futbolculardan kurulu iskeletin kulüplere takım ruhunu, kolej ruhunu vereceğine inanırdı; şimdi tamamen tersini yapıyor. Paralı askerlerle oynamayı tercih ediyor. Batuhan gibi bir adam inkar edilirken, Nobre gibi bir bitik oyuncudan medet ummasını anlamakta güçlü çekiyorum. Sakın bana demesin ki 'Ben Batuhan'ı adam edemedim!' Mustafa Denizli'nin Fenerbahçe'nin çöpe attığı Arif'i nasıl adam ettiğini ve milli takıma yükselttiğini ben bire bir yaşadım. Mustafa Denizli istese herkesi adam eder. O Aydın Karabulut'u nasıl göndermiş anlamadım! Bugün Beşiktaş'ta Aydın Karabulut ayarında bir tane adam yok. Serdar Özkan, milli takım düzeyinde bir adamdı, silindi, oynamıyor. İsmail Köybaşı, milli takım düzeyinde olarak Beşiktaş'a geldi, esamesi okunmuyor. İbrahim Kaş bir var, bir yok. İbrahim Toraman bir var, bir yok. Bir de onların yerine oynattıklarına bak... Hiçbir işe yaramayacak, hiçbir klas ve yetenekleri olmayan, sıradan ama pasaportlarında 'yabancı' yazan adamlar. Mustafa Denizli, Galatasaray'dayken Derwall ile beraber, ben aylık Erkekçe dergisini çıkarıyordum; bu yüzden çok boş vaktim oluyordu. Hemen hemen her gün ben Florya'ya gidiyordum. O dönemleri ben adım adım biliyorum. O dönemdeki Mustafa Denizli'nin kimliğini ve kişiliğini çok iyi biliyorum. Herkes 'Derwall'in, Denizli'ye çok şey öğrettiğini' söyler, doğrudur. Ben de söyledim; Mustafa Denizli'nin kendisine de söyledim. Mustafa'nın en büyük şansı Derwall ile çalışması. Ama Derwall'in hayattaki en büyük şansı da Mustafa ile çalışmak. Derwall de Mustafa'nın sayesinde cesareti öğrendi. Müthiş bir Alman takımı yapmıştı Derwall ama Dünya Şampiyonu yapamadı o takımı korkaklığı yüzünden. Derwall'e cesareti öğreten adam hatta tehdit ederek, şantaj yaparak, "Bu takımı böyle çıkarırsan ben bırakır, giderim" diyen ve hatta bırakıp giden... İki defa ben geri getirdim kampa Mustafa Denizli'yi... Derwall'e cesareti öğreten adam şimdi Derwall'den beter. Neler yapıyor, niye yapıyor, anlamakta büyük güçlük çekiyorum. İbrahim Kaş'ı oynatmıyor, İbrahim Toraman'ı oynatmıyor, Serdar Özkan'ı oynatmıyor, İsmail Köybaşı'nı oynatmıyor. Buradan diyorsun ki 'Türklere güvenmiyor, sevmiyor!' Ee Beşiktaş mağlup durumda, maçın bitmesine kısa bir süre var. Tabata kenarda otururken, Uğur İnceman'ı sokuyor oyuna!.. Beşiktaş'ın gole ihtiyacı varken, golü Tabata ile mi kolay atarsın, Uğur İnceman ile mi!.. Bu ne peki!.. Hadi anla! Galip durumda olsan ve maçı öyle bitirmek istesen Uğur İnceman doğru ama gole ihtiyacın var!.. Gole ihtiyacın varsa göle maya çalacaksın. 'Ya tutarsa' diye... Uğur İnceman'ın gol mayası olmadığı belli... Tabata tek başına kaç tane maç kazandırdı Antep'e... Maçı kazanmak için 7'de 7'ye ihtiyacın varsa üzerinde 7 yazan bir zarla atacaksın. Üzerinde 1'den 6'ya kadar numara olan zarı atarsan 6, 6 gelir. 7 gelmez. Gerçekten Mustafa Denizli'nin, yılbaşı tatili verecekler ya futbolculara, o tatilde kendisini bir yere kapayıp, 'Ben nereden, nereye geldim' diye düşünmesi lazım. Mustafa Denizli kafasını değiştirmezse Beşiktaş bir yere varmaz, kendisi de ikinci yarının sonunu bulmaz.
_Maçta Tolga Özkalfa'nın hatalı kararları vardı. İlk golde kural hatası olduğu yönünde iddialar da var. Kural hatası var mıydı? Önemli olan orada hakemin sözü. 'Ben düdük çalmadım' diyorsa 'kural hatası' diyemezsin. Futbol kuralları açık. "Ben düdük çalmadım" diyor hakem!.. Tello vurduktan sonra düdük çaldıysa o düdük durdurur oyunu. Düdüğe rağmen oyunu devam ettiriyorsa kural hatası olur. Ama düdük çalmadıysa kural hatası olmaz. Trabzon-Fenerbahçe maçında Alex'in böyle bir pozisyonu var. Hakem topun vurulacağı noktaya hızla gidiyor ve sanki 'Düdüğü bekle' diyecek Alex'e; ama Alex 'tak' diye başlattı oyunu, hakem devam ettirdi. Düdük de çalmadı, oyunu da kesmedi. Fenerbahçe gol pozisyonuna girdi, atamadılar. Ama atsalardı benzeri bir gol olacaktı.