Maça özel bir hamlesi yoktu hocaların. Aynı takım, aynı taktik çıktılar. Kurulu düzenin yeteceğini hesapladılar. Topladı, çıkardılar oyunu dengede tuttular. Daha maçın başıydı kaleci Volkan'ın karşısında Alanzinho ve Umut vardı. Hesaba yardım etti yan hakem. İki metre geriden çıkışa kaldırdı bayrağı. Sonra Güiza katkı sağladı hesaba, altı pastan dışarı vurdu. Daha başka bilinmedik bir şey yoktu oyunda. Özer'den sol açık üretme fikrini anlayamadım. Aynı şekilde Serkan'ın sağ açıkta çabalamasını. Hiç uymuyorlar o mevkiye. Bir de bizim ufaklık Alanzinho. Ha bugün ha yarın öğrenecek futbolu bekledik. Yok arkadaş iki hoca yolladı düzeleceği yok. Sokak futbolcusu kimliğinden vazgeçmiyor. Saha dizilişi aynı, oyun isteği aynı yapı değişmeden devam etti.
Hücum oynamalıydı Taktiği korku üzerine kurdular. Sorumluluktan kaçarmış gibi bireysel hata ya da becerinin sonucu belirlemesini planladılar. Geçen her dakika bir hamle bekledim yapmadılar. Birbirini kollamaktan öte bir işe girmediler. İş görmeyen açıklar iptal edilebilir iki hatta üç forvete dönülebilirdi. Yapmadılar önleme göreviyle donattıkları orta göbekteki kalabalığı azaltabilir, gol için farklı bir şey denenebilirdi. Bu kafayla bin dakika oynansa değişmezdi. Bir hata ya da bir beceri gol getirirdi. Taçtan geldi gol nitekim. Alex'in kafa ile aşırtması Güiza'nın arkaya koşusu. O iki hamle ne kadar doğruysa Trabzon savunmasının yerleşmesi o kadar yanlıştı. Beraberlik de iyidir düşüncesiyle gelen öne geçmiştir. O andan itibaren Daum'un hesabı fazlasıyla tutmuştu. Geri düşen bizim taraf yapıyı değiştirdi. Kelepçeyi gevşetti daha fazla adamını gol sahasına yolladı. Gördüğüm o ki 55 dakika boşa geçti korkunun ecele faydası yoktu Şenol hocam bilmiyordur; bizim golcüler beş bulup bir atabilirdi. Trabzon baştan hücum oynamalıydı.