Gözlerime inanamadım. Daha üç ay öncesinin çifte kupalı şampiyonunu kalesine soktular. Bu bizim takım olamaz. Mustafa hoca ile anlaşmış olmalılar. Denizli taktiği orta sahayı geçmeme üzerine vermiş. Rahatsız edici müdahale yok, atağı organize etmeye engel yok. Gölge markajı yapıyor Beşiktaş. Daha başka nasıl anlatılır, çaresiz durumlara düşürdü Trabzonspor. Öyle ise kaç maçtır neredeydiniz? Kulübün hareketine dinamit koydunuz, tartışılmayan taraf kalmadı. Başkanı, hocası, futbolcusu kandırılmış bordo-mavililere çıktı hareket. Yok yok bu izlediğim gerçek değil. Bir kandırmaca var işin içinde. Geçen hafta yorum başlığına "hesaplaşma" yazmıştım. O hesabı izliyoruz galiba. Duygularından arınmış, sadece işine yoğunlaşmış akıllar. Takım gibi oynuyor Trabzonspor. Futbolcuymuş bizim çocuklar. Sylva'ya top gelmedi, o sebepten hatasızdı.
Böyle oynayın, yenilin Dörtlü defans bir başkaydı. Pike, Alves, Puyol, Abidal bordo-mavili forma giymiş gibiydi. Orta saha hareketi her türlü övgüye değerdi. Hiç oynatmıyor, hep oynuyordu. Bu da inanılmaz. Kusura bakmayın çok zaman olmuştu şöyle bir Trabzonspor'u izlemeyeli. Her beş dakikada bir gol pozisyonu oluşuyordu. Umut vuruyor, kaleci Hakan'a çarpıyordu. Olmadı, atamadılar. Ara devrede yüzüne su çapmış Beşiktaşlılar. Maç oynadıklarını hatırladılar. Uyur gezer Tabata ve Uğur'un çıkışı takıma fayda etti. Colman orta yuvarlakta topu Yusuf'a kaptırdı, Yusuf el yordamıyla taşıdı, Ernst'in önüne düştü. Yapacak başka bir şey yoktu, vurdu, yan ağlara takıldı. O an hocamın söyledikleri aklıma geldi: "Herkesin bir hesabı varsa, futbol topunun da bir hesabı vardır." Daha önce oynamadıklarının bedelini ödediler. Şu oyundan ders alsalar bari. Böyle oynayın, yenilin. Aklı olan kimse size bir şey demez. Sadece kalbinizi temiz tutun işinize bakın.