Körlere yol göstermemiz lazım!.. Bu sözü tercüme etmemiz lazım. Hoca demek istiyor ki: Aslında o kadro ile çıkmayacaktım, fakat çok ısrar edildiği için mecbur kaldım. Maç öncesi anlatıyorum kabul etmiyorlar. Bilmeyeni sözle ikna edemezsin, gözüyle görmesi lazım. Ve de etrafta ne bildiğini bilmeyenlerden çok var. Yani bir hesaplaşma yaşanıyor içeride. Tesislerde tek akıl yok! O değişiklik anına kadar oynanan oyunun, futbolla açıklanması imkânsız. Kim oynarsa oynasın o durumlara düşmemeliydi Trabzonspor. Neticede o an formayı işgal eden ve o kötü halin sebebi sayılan isimler de Trabzonspor'un futbolcusu. Biri bizim Engin, diğeri Yattara ha. Birileri İbrahima Yattara'yı Zarttara (!) yapmaya çalışıyor. Becermiş de... Nasıl yani; o ikisine tepki olarak mı oynamadı futbolcular? Selçuk ve Umut'un girmesi mi fark ettirdi. O kadar iyiydiler de neden kulübede başladılar?
Nasıl olsa kovulacaksın Hafta içi gazetelere düşen demeçler sivri. Direkt mideye çalışıyorlar. Mahalle baskısından oynadı Zarttara! Hugo hoca da yedi bu baskıyı. Aslında bu işi fayda olarak görüyorum. İçeride bir şeyler oluyor ama çözemiyorduk. İlk defa bir teknik adam, sıkıntısını dışarı vurdu. Söyle hoca söyle, senden öncekiler gibi sustukça sıra sana gelecek. Nasıl olsa kovulacaksın, bari bir faydan olsun. Olmuyor işte yapamıyorsun, bir yerden hortluyor. Otoriteyi zaafiyete uğratan, virüs dediğim şey bu işte. Hastalık aynı da kulübe göre değişiyor mikroplar. Yönetim içinde, teknik direktörlük egosu kabarmış isimler oluyor. Ekâbir futbolcular, kurdukları düzenin bozulmasını istemiyor. Son olarak da hocanın etrafında ki hocalar! Adı 'yardımcı' olan, işler sarpa sardığında, 'yarma' görevine soyunanlar. Sizce hangisi? Hiçbiri yabancı değil, tanıdık meseleler. Sadece isimler ve resimler farklı. Kaç zaman oldu o cevabı bulamadı Trabzonspor. Değişen aktörler içinde en yenisi belki de en günahsızı Hugo Broos'tur biliyorum!