Galatasaray sezon başında futbol adına bir olmuşluk haliydi. Öyle değil miydi? Takır takır futbol oynuyor ve sahalarımızda görmeye çok da alışık olmadığımız türden işler yapmıyor muydu sarı-kırmızılı armada? Bir olmuşluk hali ya da bir kemale erme durumu olarak algılamıştık o pozisyonunu takımın. Husumetin ve masa başı alışverişlerin bir takımın bütün olmuşluk hallerini esastan ve usulden bozacağını bilemedik. Bilmeli miydik? Şimdi "Siz bilmezseniz!"' dediğinizi duyar gibiyim. Takımı şöyle görmek muradındaydık; "Defanstaki adamlar orta sahanın doğrudan elemanları!" Hayır böyle olmadı. Servet'i izliyor musunuz? Milyon euro'ların sayılmak ve dünya premierine taşınmak istenen defans oyuncusu o mu acaba? Hakan Balta? Kaç yıldır o muhteşem vuruşunun dışında ne kaldı aklınızda? Mehmet Topal için "Bir adım daha ilerledi" diye düşünebilir misiniz? Mustafa Sarp bir Nesta formülü müdür Galatasaray için? Ayhan gençliğini unutmuş mudur yedek otururken ve sezon başında yerli teknik adam isteriz deyişini hatırlıyor mudur? Ne diyeyim; Bir peri suret görünmüş bir hayal olmuş bize!
Anadolu ihtilali bu mu? Bizi temsil ettiğini düşündüğümüz ekiplerin haline bakar mısınız? Hangisi "iç ferahlığıyla" izlenebiliyor? Tersten bakalım mevzuya; "Anadolu İhtilali" böyle bir şey mi futbolumuz için? Dün Sivas'tı bugün Kayseri. Ne kadar sürecek? Bir asırlıkların durumu ortadayken tarihi yenilere dayanan diğer "yarışmacılar" ne kadar şanslı sizce ligimizin dışına taşmak için? Futbolsuzluk şike ve kulüp başkanı terörüyle birlikte sarıyor etrafımızı. Miadını mancınıklı savaşlar döneminden alan bu soylu kapışma alanı mafyöz tiplerin elinde hercü merc oluyor şimdi. Şöyle sesleniyorlar iç ve dış kapışmalardan önce biz: "Üstüne hafif bir şeyler al da gel!" Cephede, trafik teröründe, depremlerde, hastalıklarda yetmedi mi maden ocaklarında.. Futbol işte hayata benziyor. O da göçüyor memleketle birlikte. *Meşum: Uğursuz