Bir maçı ancak böyle kaybedebilirsiniz. Orta sahanızı karşı takıma teslim edip,en etkisiz ileri oyunu tercih ederek, elindeki bütün olanaklar kurumuş gibi Arda'yı santrfor başlattı Neeskens. Evet bu kez de Rijkaard yok, Neeskens var. Ama yine çözüm üretemiyor Galatasaray. Diyoruz ki birinin göremediğini diğeri görsün. Ne mümkün. Galatasaray ligin başlangıcından bugüne en kısır oyununu oynadı Bursa'da... Daha doğrusu buna Bursaspor'un özellikle oyunu hiç düşürmeden her mevkide aynı dirençle oynaması neden oldu diyelim, bu daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Bir Galatasaray düşünün ki, ilk 30 dakikayı somut bir atak yapmadan ve şut atmadan geçirsin. Bir Galatasaray düşünün ki ileri uçta bir tek Arda'yla dursun ve teknik direktörünün müdahalesi için 80 dakika beklesin...
Korku tüneli, kargaşa Bu çaresizliği Galatasaray'a yaşatmaya kimsenin hakkı yok. Bir moral bozukluğundan ve dağılmışlıktan söz etmek mümkün. Ama daha çok bir taktik yanlıştan ve mücadele anlayışından söz etmekse, artık sıradan bir durum sarı-kırmızılı ekip icin. Liderlik yürüyüşündeki bir ekipten değil, ortalama bir takımdan söz ediyoruz çünkü. Ayhan kenarda oturuyor, ama bu kez de Neeskens önyargının yularına tutulmuş. Galatasaray'ın artık bir kadro değil, teknik adam sorunu var. Bunun için yapılacak şey sakatların iyileşmesi! Ya da yeni transferler değil. Bunu söylemek içimi yakıyor olsa da, bir teknik adam değişikliğidir. Ya G.Saray bu yanlışı sürdürecek ya da yanlışın neresinden dönersek kârdır deyip bir çalıştırıcı arayışına girecek. Bundan sonrası artık korku tünelidir, kargaşadır... Peki korkulu rüya görmektense uyanık kalmaya çalışmak ve teknik adam değişikliğini namus karası saymamak daha iyi değil mi... Geç olmadan...