Galatasaray'ın son oynadığı Bursaspor maçından başlayalım. (Aslında son maçların tümü). Orta sahası her şey demek olan bir kült takımdan geriye pressiz ve kullanılan toplarda azami beceriksizlik sergileyen bir 'yığın' kaldı. Top rakipteyken defansın müdahalesini beklerken de topu aldıktan sonra da 'bayağılaşarak!' Adileşerek demiyorum; kendisine yakışmayacak bir 'zaviyesizlikle' oynuyor Galatasaray. Hem de bu kadar iyi top kullanıcısı varken. Ve bu durum hadi klasik söyleme başvuralım; 'bloklar arasındaki bağlantıyı koparıyor önce!' Topu iyi kullanamayan, defansla aldığı topu iyi değerlendiremeyen ilerdekiler' arasındaki büyük mesafeyi kapatamadan helak oluyor orta sahası Galatasaray'ın. Tek taraflı ve kanatlı oynuyor Galatasaray iyi bakın. Keita ve Arda'nın dışında - O da tam değil- bunun için uygun bir oyuncusu yok. Ama sorgulanan artık Galatasaray değil Rijkaard'dır. Hem de rahle-i tedrisinden geçen isimler dünyanın neredeyse en iyi isimleriyken. Cruyff, Beenhakker, Capello, Rijkaard bu isimlerin hepsiyle çalıştı. Bugün kariyeri tartışılıyor ama nerede yetiştiği değil. İlk geri dönmek ya da gönderilmek isteyen dünya devi değil Rijkaard. Bundan önceki isimleri saysak utanırız.
Kendini inkar ediyor Yanlışının iki çeşit oyun sisteminden birini tercih etmesi demiştim daha önce. Yaratıcılarla çalışanların uyumunu kuramadı Hollandalı. Ve biz her maçta ayrı bir varyasyon denerken neden Keita'dan, Kewell'dan Arda'dan Linderoth'dan -eğer sakat değilse- Elano'dan, Ayhan'dan vazgeçerek takım kurduğuna şaşırarak izledik. Ve sorduk: 'Ne yapmak istiyor?' Hem de Mustafa, Mehmet ikilisinin tek ileri çıkışlı destekçisi Sabri'ye ve az hücumcuya bel bağlayarak. Rijkaard kaybettikçe kendisini inkar edecek yollara tenezzül ediyor bence; kaybetmenin bu topraklarda yarattığı panik ve çöküntü duygusunu görmüş; uzun vadeli hedefleriyle kazanmayı yan yana götürebilir takım imajını bir kenara koymuş. İnsanın kanını donduracak denli yoğun bir dönüşüm karşıtlığının yaşandığı bir ülkede yapılacak şey bu değişime yani Rijkaard'a destek vermek olmalı. Bizim için kolay. O bu zorluğa o nasıl ve ne kadar katlanacak? Asıl sorun bu...