Galatasaray maçının can köprüleri, Kayseri'de camdan köprülere dönüşmüştü. 60. dakikadan sonra, Kayserispor'un her akınında kırıldılar. Un ufak oldular. Her takım Fenerbahçe'yi yenmek ister. Ama Kayseri'de yenilmeyi bu kadar çok isteyen bir Fenerbahçe görmek tuhaftı. Gaziantep maçının kopyalanmış bir hali vardı sahada.
***
Futbolcuların, maç boyu pozisyonlarla monoton ilişkisi dikkat çekiciydi. Kazım, futbolun dışındaki rollere soyundu yine. Onun sorunu istikrar. Bir maç oynarsa, ertesi hafta ara ki bulasın. Küçük hesapları, büyük düşlere ağır basıyor demek ki! Tecrübe anıtı dediğimiz Roberto Carlos'un yaptığı penaltıya bakın. Yorgunluk ve umarsızlık hatası. Güiza... Sonunu bildiğimiz bir fıkra. Ama yine de rakiplerini güldürüyor. Orta alan ve defansın, son yarım saatteki içler acısı hali, bu takımın liderliğini sorgulayan şüphelerle doluydu. Bunun adı: Galatasaray maçının şımarıklığıdır. Hafta boyunca yüksek dozdaki övgülerin, futbolcuları uyuşturması...
***
Gururlu maçlardan sonra konuşmak hüner değil. Hüner, komplekslerini aşamamış futbolcuları hizaya getirmekte. Gerçek motivasyon, zaferlerden sonra gerekiyor. Şimdilik liderlik koltuğundaki 3 puanlık fark, Fenerbahçe'nin tesellisi olsun. Ama bilinmelidir ki. Böyle giderse, liderlik apoletinin sökülmesi de an meselesidir.
***
Galatasaray, Sivasspor karşısında sezonun en etkisiz oyunlarından birini çıkardı, ama geçen haftaki kaybın bir kısmını ödeştirdi. Beşiktaş, kazanmaya yeniden başladı. Kanarya ile Kartal arasındaki mesafe daraldı. Beşiktaş'ta Ernst'e parantez açmak istiyorum. Rakibin kimyasını bozan adam. 90 dakika pür mesai. Galibiyet için, hem ruhu, hem ayakları çıldıran kaç yabancı tanıyorsunuz?
***
Haftanın en güzel golü Kewell'dan geldi. Fantastik bir vuruş, gökten bir yıldızın kayması sanki. En güzel goller sergisinde yerini aldı. Haftanın en balon golünü Souleymanou yedi. Laçka bir duruş ve kolları topa uzanan cansız bir hayalet görüntüsü. Bu adam, böyle gollere aş eriyor zaten.
***
Futbol terörüne gelince... Herkes kendi yaygarasında. Bir yanımız ırkçı sloganlar, öte yanımız golleri yiyince tribünleri yakmak, yıkmak. Futbolun politikasını yöneticiler yapıyor. Diyarbakırspor Başkanı Çetin Sümer, ligden çekilmekten bahsederken, olayları başlatan şoförünün hesabını da vermeli.. Gördüklerimiz gerçekse... Görmediklerimiz daha gerçek!
***
Herkes günahlarını halının altına süpürürken... Futbolun değirmeni küfür ve nefretle dönüyor. Büyük takımların ruhunda yüzyıllık aşklar dolaşıyor ama hiçbir yöneticinin söylemlerinde maziye saygıdan iz yok. Uğruna ölünecek sevda, küfür ve ahlaksızlığı savunmaksa... Böyle yöneticiler, şikayet edilen tribünlere baktıklarında, kendilerini görebilirler.