Herhalde Türk futbol tarihinde ilk kez bir milli müsabakada futboldan ve skordan daha önemli birden fazla unsur vardı. Ermenistan ile açılmakta olan yeni sayfa, tüm dünyanın gözünü ülkemize ve bu maçın spordan önce politik sonuçlarına dikmişti. Ermenistan Cumhurbaşkanı'nın mütekabiliyet çerçevesinde maça gelmesi de ülkemizin saygınlığı açısından önemli bir sınavdı. Fatih Terim'in veda maçı olması da işin ve maçın bana göre hüzünlü bir öğesiydi. İyi bir oyun ve mücadele ile maçı kazanıp hocaları ile helalleşmek isteyen futbolcularımız ise doğal olarak istekli ama gergindi. İki takım arasında son derecede büyük bir kalite farkı, Milli Takımımızın ayağa, ezbere çok pas yaparak maçı adeta tek taraflı bir oyuna çevirmesi sonucu erken golü getirdi. Halil'in attığı golden sonra tüm oyuncuların Terim'e koşması çok anlamlıydı. Sevindirici olan futbolcularımızın artık basın tribününe el kol hareketleriyle çirkin tepkiler vermek yerine, hocalarına sevgiyle sarılarak veda etmeleri Terim düşmanlarına zarif bir göndermeydi.
Kucak dolusu teşekkür Oynadığı mevkiyi yadırgayan Ceyhun Gülselam tamamen acemilikten kırmızıyı 33. dakikada yiyince 10 kişi kaldık ama kısa bir bocalamadan sonra yine üstündü millilerimiz. İkinci yarıya Tuncay'sız başlamak doğruydu. Uzun zamandır stoper krizinden bunalan Fatih Terim, son milli maçında da çakma stoperler sendromundaydı. Uygar bir ülkede yaşadığımızı zannediyorum. Terim'in eşdeğerlerine göre abartılamayacak maaşı bile manşetlere çıkıyorsa, bugüne kadar Türk futboluna verdikleri tartışılıyorsa, yaşamının her kesitinde bir dolu ihtiyaç sahibine karşılıksız yardımları ıskalanıyorsa uygarlık boş bir kavram. Benden hocaya bir kucak dolusu teşekkür...