Sürpriz Ermenistan galibiyet haberi, Bosna'yı geçersek işimizin daha kolaylaşacağının bir işareti gibiydi maçtan evvel. Zan'ın yerinde Turacı, Kazım'ın yerinde Ceyhun, Sercan'ın yerine ise Semih'le başladık. Streste olan taraf Bosna olacak diye düşünmüştüm maçtan önce. Gerçekten de ilk dakikalarda çok inanmış bir Türk Milli Takımı vardı. Orta sahada Ceyhun ve Emre son derece disiplinli başlayınca, anahtar bölge elimize geçti. Sıkıntıyı zaman zaman savunmadan çıkarken kaptırdığımız toplarda yaşadık. Usta diye geçinen ama sabıkalı olan oyuncularımız Bosna'nın koyduğu baskıda topu dinlendiremediler. Bunun da bedeli Emre'nin gereksiz sarı kartı, yediğimiz gol ve Fatih hocanın tribüne yollanması şeklinde faturaya dönüştü. Bu tip maçlarda topu zaman zaman dinlendiremezseniz, büyük takım sükunetini devam ettiremezseniz olacağı da budur.
Lider oyuncu yokluğu Fatih hocanın tribüne yollanması takımı çok olumsuz etkiledi. Sahada başsız kalmış ordu görünümü oluştu. Orta saha dağıldı, savunma yardım alamadı, disiplin kayboldu. Bu durumlarda sorumluluk alıp takımı toparlayacak lider oyuncumuz olmadığı açık şekilde görüldü. Gereksiz asabiyetlerde kaybedilen hücreler ve motivasyonun nelere mal olduğunu uzmanlar daha iyi değerlendirir. İkinci yarıda artık ciddi risk almaktan başka çare kalmamıştı. Yoğun baskının her zaman gol getirmeyebileceği gerçeğine, Bosna'nın savunma göbeğimize saldırması cevaptı. Araya atılan her top tehlike oldu. Beraberliğin kendisine yeteceğine emin olan Bosna, savunmada hata yapmadan bir kontratakta bir iş yapabilir miyim diye maçı bağlamaya çalıştı. Bunda da başarılı oldu. Artık Bosna'nın 2 maçta da puan kaybetmesi lazım. Biz bu eleme gruplarında finallere gitmeyi hak ettik mi?.. Kaybedilen finaller aslında Belçika ve Estonya maçlarındaki yitirilen 4 puanla gitmişti. Artık yeni hedeflere bakalım...