Manchester maçının ilk devresinde izlediğimiz Beşiktaş keyif verdi. Neden mi? Savunmanın nasıl yapılacağının dersi vardı ortada. Takım, en uçtaki Nobre'den kaleci Hakan'a kadar bir motor gibi işledi. Çarkların dişlilerinde hiçbir sorun olmadı bu bölümde. Özellikle Nobre forvette bir basketbolcu gibi alan savunması yaptı. Arkasındaki Ernst, Tabata , Ekrem, Holosko ve Serdar tek bir parça gibi hareket edince İngiliz devi pozisyon bulmakta bile zorlandı. Bu futbolu görünce insanın aklına G.Saray maçı da gelmiyor değil. Mustafa Denizli'yi bundan önceki maçlarda hep eleştirdim. Ama yiğidin hakkını vermek lazım. Tecrübeli hocanın sahaya sürdüğü kadro ilk devrede elinden gelenin en iyisini yaptı. Derbide Arda'yı savunan Ekrem bu maçta da Anderson'u çok zorladı. İngiliz ekibinin tek çaresi(!) Scholes kalınca Beşiktaş'ı çok fazla zorlayamadı Manchester.
Rakibi iyi olunca oynuyor İkinci yarıda aynı oyun anlayışı Beşiktaş'ı maça ortak etti. Oyunda kaldığı sürece çok çalışan Serdar'ın yerine giren Yusuf ile Tabata-Tello herkesi etkiledi. İngiliz meslektaşlarımızın şaşkın bakışlarına neden olan Beşiktaş taraftarlarına da kocaman bir alkış. Beşiktaş'ın bu değişikliklerine Ferguson kiminle yanıt verdi peki. Berbatov ve Owen ile. Karşındaki kadro zenginliğine yapabileceğin tek şey akıllı oynamaktı. Denizli ve öğrencileri de öyle yaptı. Uykusunu alan Tello çalışkanlığı ile dikkat çekenler arasına girdi. Ne var ki dakika 70'ten sonra Kartal üstünlüğü rakibine verdi. Özellikle Valencia'nın, Üzülmez'in kanadından yaptığı sprintler yürekleri ağza getirdi. Sonuç ne olursa olsun bence Beşiktaş Devler Ligi'ne iyi başladı. Avrupa'dan gelecek tüm takımlar için ürkütücü bir stat İnönü. Taraftarının desteğini arkasına alan Beşiktaş, gruptaki diğer takımlar için "ben kolay lokma olmam" mesajını verdi. Demek ki Beşiktaş'ın iyi oynaması için rakibinin iyi olması gerekli. Dün ben bunu gördüm.