Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi'ndeki rakipleri bugün belli oluyor. Torbalara göz attığınızda kâbus görüyorsunuz. Bu kâbusun sebebi rakiplerin gücü değil, Beşiktaş'ın keyif vermeyen futbolu. Birinci ve ikinci torbalardaki rakiplere bakın. Barcelona, Chelsea, Manchester United, Milan gibi takımların arasında birinci torbada en kötüsü Sevilla, ikincisi Bayern Münih. İki UEFA kupası, 1 Süper Kupa kazanmış. İkinci torbada biraz insaf olur ama yok. Real Madrid, Olympique Lyon, İnter'in ardından ikinci torbadaki en zayıf takım AZ Alkmaar. Hollanda Ligi'nde PSV, Ajax ve Feyenoord takımlarının hegemonyasından sıyrılan ve Şampiyon Ligi'ne aç bir AZ Alkmaar... Beşiktaş'ta bu şans varken (diğer takımlarda olmayan) torbadan çıkacak isim de belli zaten. Kimse tutup da birinci torbadan Sevilla veya Bayern Münih'i çekmez. Hele hele ikinci torbadan Alkmaar'ın gelme ihtimali yok. Zaten önemli olanın ilk iki arasına girmek olduğu bir turnuvada, bu haftaya kadar gördüğümüz Kara Kartal'ın bunu başaracak ne hırsı var ne de performansı.
İzin verin, yapsınlar Kaldı ki takım içindeki dengeler bile buna izin vermez... Sadece saha içindeki değil, saha dışı da izin vermiyor ki başarılı olmaya veya başarılı olmayı umut etmeye... Oyuncularınızın ücret dengesinde kantarın topuzunu kaçırırsanız olacağı bu. Tello'nun aldığı, daha doğrusu almadığı ücret için gösterdiği performans ortada. Ne zaman ücretinde artış yapıldı biraz biraz bize Tello'yu izletti. Brezilyalı forvet Bobo'yu satmak için yapılmadık şey kalmadı. Medya desteği, menajer önerileri vs vs vs... Bütün bunlarla neden başkan uğraşır. Bakın F.Bahçe'nin bile transfer etmek istediği Haldun Üstünel neden çıkmıyor Beşiktaş'ın içinden. Acaba çıkmıyor mu yoksa çıkartılmıyor mu? Elimize geçen fırsatları kullanamadık mı acaba. Bence başkan Yıldırım Demirören, ocak ayında başlayacak yeni dönemde , yeniden Celal Kolot'u listesine alır ve futbol şubesini ona emanet eder. Etmeli de...