Bosna'nın Ermenistan galibiyetinden sonra Milli Takım oldukça tutuk ve tedirgin başladı. Estonya karşısında ilk 15 dakikada geriden oyun kurmaya çalışan Servet ve Gökhan, art arda hatalar yapınca pozisyon yaratmadan pozisyona giren Estonya, bir de gol buldu ve endişeler arttı. Orta sahanın göbeğinde görev yapan Emre Belözoğlu gerçekten müthiş bir hücum kapasitesiyle oynamaya başlayınca, Arda Turan da ona ayak uydurdu. Kalabalık Estonya defansını ancak adrese teslim yan ortalarla geçebileceğimiz açıktı.
Kişisel yaratıcılık Kazım ilk yarı ortada yoktu. Ne nerede duracağını bildi, ne de presle bir katkı sağladı takımına. Allah'tan Önder Turacı'ya izin çıkmıştı, yoksa Gökhan Zan'ın sakatlanıp çıkmasından sonra zorlanabilirdik. İlk yarı bulduğumuz iki golde kişisel yaratıcılıklar üst düzeydi. Hele Sercan'ın attığı 2. golde Arda, rakibinin telefon kulübesinde başını döndürüp, golü attırdı. İkinci yarı yine şok bir gol, "Acaba Futbol Tanrısı kazanmamızı istemiyor mu?" diye düşündürttü. İlk yarı tekleyen Hamit, toparlanıp Arda harikalar yaratmaya başlayınca rallinin ilk ayağı farklı bir sonuçla bitti.
Yenen goller düşündürücü Son 5 maçında sadece 2 gol yiyen Estonya'ya atılan gol sayısı ve girilen pozisyonlar umut verici, ama verilen pozisyonlar ve yenen goller düşündürücü. Gökhan Zan'ın sakatlığı sonucu oyuna giren Önder, hiç aksamadı ve kalan 3 maç için problemsiz olduğumuzu gösterdi. Ancak ön liberoda savunmaya yardım etmekten çok hücum düşünme önceliği herhalde Bosna maçında tekrarlanmayacak. Sakin ve kontrollü bir oyunla Bosna'yı geçersek, Belçika bir onur mücadelesi olacak. Bu maçta bir sarı kart gösterildiği düşünülürse gayet centilmence ve oynamak isteyen bir rakibe karşı mücadele edildiği söylenebilir. Bugünden sonrası çarşambaya kadar öz eleştiri yapıp, konsantrasyonumuzu üst düzeyde tutmaktan başka çare yok.