Toulouse maçının ilk devre futbolunu beğendim. O tempoyu yapan takım iyidir. Rakip savunma her hattıyla önlem almasına rağmen yine de kalenin içine kadar topu getiren futbol hoştur. Bir devrede en az 20 hücum denemesi yapabilen, her hücumda 5-6 futbolcusuyla gol sahasının içinde yer alabilen takımın taktiği tartışılmaz. Konu edilmesi gereken, futbolcunun tekniğidir. Elin oğlu birde bir köşeye astı. İşte teknik öyle bir şey. O tekniği alacak para Trabzon'da olmaz. Olan da hırsızların eline verilir, zarar eden Trabzonspor olur. "Gençken, daha ufakken bulsun alsın" diyen olur, işte o akıl da bizim orada olmaz. Nasıl yapıyorlar anlamış değilim. Senelerdir o iş üzerinden kulüpten geçinenler var, daha birini bulmuş değiller. İllüzyonist midir büyücü müdür nedirler... Olan teknik üzerinden devam edelim. O teknik de diri olduğunda işe yarar. Futbol için yaşamış, kendini maça hazırlamışsan kıymettir. İşte o yoktu Trabzonspor da. Maçın ikinci devresinde yürümeye hali kalmamıştı futbolcuların. İşte burası sorgulanmalı. Milyon euro'lar alan, tek işi futbol olanlar nasıl oluyor da bir 45'te tükeniyor. İki sebep olabilir. Biri sahanın içinden, diğeri ışıklı gecelerden. İdman yanlış olsa, o devreyi de koşamazlardı. Belli ki dinlenmiyorlar. Hayatı, maç için yaşamıyorlar. Hazırlık kampında daha iyi ve dirilerdi. Üstelik o kadar ağır idman programına rağmen. Standart Liege maçının son saniyesine kadar koştular. Dortmund maçının uzatmalarında uçuyorlardı. Toulouse karşılaşmasına canım kurban, hiç olmazsa bir devre var elle tutulur. Üç gün önce o Diyar maçı neydi öyle. Sabahlara kadar çalışmış, hiç uyumamış gibiydiler. Tüm araya düşen topları rakip aldı. Hiçbir ikili mücadeleyi kazanamadılar. Bir kere dahi koşarak rakibi geçemediler. O halden bu hale buna da şükür. İşte burası sorgulanması gerekiyor. Orada neler oluyor araştırılmalı. O performans futbol antrenmanından çıkmaz, başka yerlerde (!) çalışmış bu çocuklar.