Ayaklarına dolandı top. Kendi gibi oynayan 3-5 kişi vardı. Futbolcunun iyisi en geç 20 dakikada ortama uyum sağlar. Dün gece tersi oldu. Oynadıkça yoldan çıktılar. Oyunun adı futbol ama izlediğimize ne diyelim? İlk devreyi bir organize atakla tamamladık. Geçen sene ilk golü yediği yerden aynı şekilde ödeştirdi Trabzonspor. Sonrası kör dövüşü. Ligin başı, daha henüz vücut dengesi oturmamış, ayarı bozuk ayakların. Fakat bu kadarı fazla! Egemen, Song ve Cale tam kapasite kullandı. Tjikuzu, Selçuk ve Colman da iyi işlerin mimarıydı.
Alanzinho yıldız mı? Diğerleri, bozmak için sahadaydı. Çok az rakibin oyununu, fazlasıyla takımlarını bozdular. Serkan, Engin ve Umut, çok kötü günündeydi. Alanzinho, sadece ilk golün ortasını yaptı. Yıldız mı, kör balta mı siz karar verin. Hocalara diyecek fazla bir şey yok. Sistem, taktik bir yere kadar. Sonuç almak için futbolcu kalitesine ihtiyaç var. Bireysel hata ya da yetersizliğe teknik adam ne yapsın. Tek çare var, değiştireceksin. Sivas tel tel dökülüyor. O hatalardan birine kaleci Slyva imza attı. Tam 35 metreden topu içeri aldı. Bu Sivas, bildiğimiz Sivas değil. Her hattıyla tel tel dökülüyor. Puan kaybı kötü olurdu. Kulübede bir saat oturan Ceyhun da öyle düşünmüş. Önce direğe nişanladı, sonra yan ağlara. Kalan bölüm. Antrenman yaptı Trabzonspor. Tamamen teslim oldu Sivasspor. Çok net anlaşılmıştır ki bu ileri üçlüyle hedefe varılmaz. Ne Alanzinho ne Engin ne de Umut, o mevkinin adamları değiller. Sadece izlediğimiz maç için söylemiyorum, geçmişten kalanlar var aklımızda. Hugo hocanın oyuna karıştığı anlar dikkatimi çekti. Oyuna her müdahalesi ustalık kokuyordu. 90 dakika bittiğinde "Hoca niye şunu yaptı, bunu niye yapmadı" demedik.