Taraftarın bir rolü olmalı, sahadaki harekete yön vermeli, stadı doldurmak elbette güzel fakat şarkısı, marşı, futbolcunun içine işleyen bir şeyi olmalı. O desteğe ihtiyacı var bu kadronun. Heyecan, stres boğuyor onları. 180 dakikayı geçtik hiçbiri kendisi gibi değil. Yine çok istekliler, sistemi işletmek için büyük çaba sarfediyorlar. Ama olmuyor. Oyunun akıcılığı kısa sürüyor. Rakip baskısı olmadığı bölümde bir kaç pas, biraz öne geldiğinde bağlantı kesiliyor. Çalım, beceri, ustalığı bıraktım en basit pasları bile tutturamıyorlar. Sorun futbolcunun rolünde. Elle tutulur üç futbolcusu olan bir takım ne yapar? Daha dün toplanmış, birbirinin adını dahi bilmeyen futbolcu topluluğu karşısında kilitlenir kalır. Seken toptan bir şutu var Alanzinho'nun, bir de duran toplarda oluşan karamboller. Her birine sormak lazım, "Futbol izlemek için geldik bu sizin yaptığınızın adı nedir?" Başkanı, yönetimi daha ne yapsın? Milyon eurolar havada uçuşuyor. Kendini inkar etmenin alemi ne? Geçen maçta ne oldu ki? Kutlamalar uzun sürmüş galiba! Nasıl olsa yeneriz gafletine kapılmışlar. Sistem, taktik bir yere kadar. Futbolcu isteyecek. Broos hoca bilmez sevgili Diyadin. Şöyle oynamak için antrenman yapmaya gerek yok.