Fenerbahçe'nin Sivas karşısındaki mücadelesi, son yarım saatte bir masal akşamı gibiydi. Bu da gösteriyor ki zaman Fenerbahçe'ye işliyor. Bu da gösteriyor ki Fenerbahçe son yarım saatte dişliyor rakibini.
***
İkinci yarı taarruzuna "Daum klasiği" diyebiliriz. Ama takımı ayakta tutan gerçeklerde, "bireyselliğin" öne çıktığı görülüyor ki... Bunu da "Takım oyunu henüz yeni kimliğini çıkarmadı" şeklinde yorumlayabiliriz.
***
Pazar gecesi sahada ritmini tutturan iki adam vardı. Galibiyeti kışkırtan iki militan. Biri Emre Belözoğlu. Diğeri Gökhan Gönül. Emre Belözoğlu, bütüne hakim olan parçaydı. Gökhan Gönül, bütünün en değerli parçası. Emre geçen yıl durarak anlatamadıklarını, bu sezon koşarak anlatıyor. Gökhan Gönül, her pozisyonu iliklerinde hissediyor. Ülkenin en hamarat ve en özel işçisi.
***
Dos Santos, donuk fotoğraftan nihayet dışarı çıktı. Ustura keskinliğinde rakip alana sızdı, bir ressam yumuşaklığında geçişler yaptı ve son vuruşuyla da muhteşem bir imza attı. Üstelik bütün bunları maçın son dakikasında yaptı. Yarı sahayı maça yeni başlamış gibi geçip gitmek, başlıbaşına bir görkem zaten. Santos'un golü, tüm zamanların en güzel golleri arasında yerini alırken, onun takımdaki yerini sorgulamak gerekiyor. Çünkü Fenerbahçe'nin takım oyunu rayına oturduğunda, Dos Santos'taki doyumsuz futbol manzaralarını da sıkça izleyeceğiz. Kendisinde eksik olan renkleri, arkadaşları temin ettiğinde...
***
Haftanın diğer gerçeklerine gelince... Galatasaray, futbol balosunda buluşmak için toplanmış yıldızlar takımı oldu. Keita giderken, ayakları halı dokuyor. Arda futbolun yüksek okulunda okuyor bu sezon. Kewell profesyonelliğin kitabını yeniden yazıyor. Ayrıca duran toplardan atılan goller, Galatasaray için yeniden en önemli silah haline dönüştü. Ama çok kolay gol atan Galatasaray, kolay goller de yiyor. Rijkaard'ın keşif merakı da dikkat çekici.. Her hafta Amerika'yı yeniden keşfetmek, tutarlılıktan yoksun olmaktır. Ve belayı başa sarmaktır.
***
Trabzon'da maçtan önceki 3 puanlık düş, maç sonunda acı bir gerçeğe dönüştü. Forvet eksikliği, Trabzonspor'da geçen yıldan kayıtlı bir gerçektir. O yüzden Diyarbakıspor'a kaybedilen 3 puanda, yöneticilerin de parmağı var. Eğer pansuman yapmak yerine, yara yeniden kaşınacak ve kökü kazınacaksa... Sezon başında, böyle garanti maçları kaybetmek, belki iyi gelir diyorum.
***
Haftanın en önemli galibiyetini alan adamı da futbolun en güzel çerçevesine yerleştirelim. Ziya Doğan'ı... Ondaki çelikleşmiş meslek aşkını yeniden dile getirelim. Yokluğa aldırış etmeyen varlığının; en anlamlı transfer olduğunu haykıralım. Yerlilerin ağzıyla kuş tutması gereken bir ülkede, Ziya Doğan "yabancı" sayılmaz! Ama namuslu insanların gönlünde sevilir ve sayılır. Bu gurur ona ait.