Rahmetli babam şöyle demişti futbol oynadığım dönemlerde: 'Sen topunu oyna, işine bak!' Topumu oynadım ve işime baktım. İşimi iyi yapmak ve iyi top oynamak. Düsturumuz bu oldu 'ahır ömrümde.' Hasan Şaş bırakıyor şimdi. Ya da Galatasaray onu. Şöyle yazmıştım daha önce onun için; 'Hasan Şaş'a protestolar giderek yükseliyordu. Tribünün hışmına uğruyordu deneyimli krampon. Hüzün gelip durmuştu işte kapısına. Ama buradaki ahde vefanın altı çizilecek bir durum; yaptıkları ne çabuk unutuldu dedim bir yandan da kendi kendime.' Hasan da topa sert girmiş; 'Biz neyimiz var neyimiz yoksa ortaya koyduk. Alacaklarım için tabii ki yasal yollar deneyeceğim!' İşin şekli belli oldu. Hasan hakkını farklı yollardan!!! aramış, bu da lordların hoşuna gitmemiş. Geçmişte Beşiktaş'ın Feyyaz'ı da aynı yollara! başvurmuş ama aforoz edilmişti. Devam edeyim; 'Lig şampiyonlukları, Türkiye Kupaları, UEFA, Süper Kupa... Bir kulüp ve kulüp yönetimi ne ister takımından? Bu ve benzer başarılar değil mi? Başarılarla anılmak güzel ebette ki...
İyi ayrılabilmek Bir futbolcu için de iyi anımsanmak o kadar önemli işte. Kim bir Metin Oktay olmak istemez? Ya da onun gibi şarkılara marşlara yazılmak? Yalnız G.Saray'ın miadını doldurmuş futbolcularıyla bir problemi var!!! Yok diyen beri gelsin. Aynı durumdaki Baressi için bazıları artık gitsin dediklerinde Milan başkanı kükremiş: 'Baressi, Milan'ın bayraklarına dikilmiş bayrak gibidir. Onu oradan indirmeye kimsenin gücü yetmez!' Bir ara yardımcı antrenörlük görevini yürüten Ümit Davala olayı sıcaklığını koruyor hala... Arif, Okan, Hakan Şükür, Ümit, Hasan Şaş... Ve peki Adalıların başlarına taç yaptıkları Tugay nerede? Neredeyse jübile biletini kesiyordu Galatasaray az kalsın hatırlayın!!! Evet, 'G.Saray'ın miadını doldurmuş ya da öyle olduğunu düşündüğü isimlerle bir problemi var!!!' Ve bu gerçekten sadece Galatasaray'ın sorunu mu? Evet sezonu açtınız. Adı neonlara yazılan isimlerle bezediniz ortamı ama soruyoruz yine: 'Kimliğin nerede?'